KANDİL – BAYRAM TEBRİKLERİ
Bayramlar Sansikritçe dilindeki asıl anlamı ile
insanlığa tekrar, tekrar sükunet, barış ve mutluluk getirsin.
Bu konuda birkaç şey yazma
gereğini duymamın nedeni şudur.
Haberleşme ve bilgi paylaşımı
amacıyla ortaklaşa kullanılan internet portallerinde ( adres ) zaman, zaman bu
tebriklere dair gereksiz polemiklere (itiş-kakış) şahit olduğumdandır.
Vay efendim!
Bizim geleneğimizde,
meşrebimizde kandil tebriği yoktur.
Bu adam veya adamlar bilinçli
ve kasıtlı olarak bizi asimile etmek için mi(?) yoksa kışkırtmak için mi(?)
hatta daha ileri giderek yumuşak bir dille hakaret etmek için mi gönderiliyor?
Türünde sataşmalara,
yazışmalara ve karşılıklı salvolara şahit oluyorum.
Önce bu kavramları minik
ölçüler içerisinde açmaya çalışacağım.
Tebrik; Arapça b-r-k; bereke ( kutsama)
fiilinden türetilmiş mazi ( geçmiş) formudur.
Araplar; mabruk
(kutlu olsun! Bizde mübarek çoğulu kullanılır o nedenle tebrikler de denir ki
aslında aynı şey demektir) formunu
kullanırlar.
Yine dilimizde sık, sık kullanılan;
Mübarek adam!
Be mübarek adam!
Söyleniş biçimine göre hem
olumlu hem de olumsuz olarak kullanılmış olabilir.
Mübarek (
kutsanmışlar), teberik (
kutsanmış nesne), ibrik (
kutsalı sunan)… gibi kullanılan deyimlerde hep aynı kökten gelir.
Kandil Geceleri Peygamberimiz Hz. Mıhammed’in (SAV) uygulamasında yoktur.
Kandillerin kullanımı; H.S. 3. asırdan itibaren mistik çevrelerde kutlanmaya başlanmış ve II. Selim'den itibaren minarelerde kandil yakılmasıyla kandil adını almıştır. Bu geceler Osmanlılar döneminde II. Selim zamanından başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için ‘Kandil’ olarak anılmaya başlamıştır.
Kur'an'da mübarek gecelerden şu şekilde bahsedilmektedir:
"Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübârek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız."(Duhan 3)
"Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır."(Kadir 3)
Bu kandil kutlamalarının da
Mithra kültünden kaynaklandığını iddia edenler vardır.
Bu güçlü inanış ve kültün
izleri özellikle Hıristiyanlık ve Müslümanlık içerisinde deformasyona (
bozularak) uğrayarak transforme ( yerleşme) olmuştur.
Özellikle Mıthra kültü, tarihte
Roma İmparatorluğunun devlet dini halinde, egemenlik kurmuş olarak
görülmektedir. Aurelien, Cham’de Mars’da 275 yılında, güneşi sembolize etmek
üzere, büyük bir mabet yapmıştır.
Tam dört yıl, devletin ve
tanrısal güçlerin tümü şerefine bayram yapılmış ve 25 Aralık ( günümüzde
Hıristiyan dünyası bu olayı Hz. İsa’nın doğum günü olarak kutlamaktadır! )
günü, resmen Mıthra’nın doğum günü bayramı olarak kabul ettirmiştir. Eskiden
inananlar Mithra bu yolculukta yolunu bulsun diye yoluna mumlar yakar ( Her yıl
24 Aralık gecesi Mithra geyiklerin çektiği kızaklı arabası gökyüzünde
süzülürken - Aziz Nikolaus’u hatırlayınız!- yolunu rahat bulsun diye inananları
kandil yakarak karşılarlarmış. Bu kandillerde özellikle ağaçlara asılırmış -
yılbaşı çam ışıklandırmaları, hatta kandil mahyalarını da - böyle sembolize
edebiliriz, kim bilir mezar ve yatırlarda yakılan mumların bize hatırlattıkları
da benzer şeyler olabilir.) ve hediyeler bırakılırmış.
Günümüzdeki Noel
kutlamalarında çam süslemeleri ve aydınlatmaları hediye alış-verişleri
hatırlansın. Julien, dönme Julien olarak Aurlien gibi Mıthra’yı ruhunun
koruyucusu olarak, son yıllarda Hıristiyanlığa dönmüş olan Costantin’den sonra
Roma’yı yönetmeye çalışmıştır.
Ama 275 yılında Dalmaçya
savaşı yenilgisi ve bu nedenle kültün sarsılışını durduramamış, Hıristiyan
eğitimine izin vermek zorunda kalmıştır. Julien, Mıthra kültünün üniversal bir
din olacağı inancını ölünceye kadar korumuştur.
Kelime kökeni
Kelime en eski Türkçe örneklerde badram
olarak geçmektedir. Kelime Orta
Farsça'da paδrām ve aynı anlamda Soğdca'da patrām
yazımı ile neşe, huzur, mutluluk, sükûnu simgelemektedir.Özellikle Sanskritçe’de pati ( geri, tekrar) + rāma ( sükûn, barış ve mutluluk.) demektir.
Bayramlar Dinî bayramlar
2. Etnik ve uluslararası bayramlar
“Çok
Evvel Oldu
Elde
düğün bayram benim neyime
Benim kurbanlarım çok evvel oldu
Sorayım fakire bir de beyime
Dem-i devranlarım çok evvel oldu
Eller güler oynar içim kan ağlar
Alem al yeşilde can kara bağlar
Değişti asırlar silindi çağlar
Merdan-ı meydanım çok evvel oldu
Davut Sulari’yem çağladım aktım
Riyakar kullardan nefretten bıktım
Şöhret kalasını kökünden yıktım
O ahd u peymanım çok evvel oldu”
Benim kurbanlarım çok evvel oldu
Sorayım fakire bir de beyime
Dem-i devranlarım çok evvel oldu
Eller güler oynar içim kan ağlar
Alem al yeşilde can kara bağlar
Değişti asırlar silindi çağlar
Merdan-ı meydanım çok evvel oldu
Davut Sulari’yem çağladım aktım
Riyakar kullardan nefretten bıktım
Şöhret kalasını kökünden yıktım
O ahd u peymanım çok evvel oldu”
Söz & Müzik: Davut Sulari
Aklımda ta ortaokul dönemlerinde kalan ve kime ait
olduğunu anımsayamadığım – her mevsimde bayramı tasvir eden bir şiirden – kış
mevsimine ait olan dörtlük siz değerli okuyuculara armağan olsun.
“… Yine bayram geldi yeğin kış oldu.
Dost gözüme hayal oldu düş oldu.
Yollarımız gurbet ele düş oldu…”
Tüm bayramlar insanlığa hem kutlu olsun hem de
mutluluklar getirsin.
Kaynakçalar;
1)
Kur’an ayetleri;
2)
Bir önceki Mithra
inancı yazımdan alıntılar.
3)
Pertev Naili
Boratav, 100 Soruda Türk Folkloru, K Kitaplığı, İstanbul 2003
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.