TASAVVUF VE SÖYLENCELERDE SU


Tasavvuf ve Söylencelerde Su

“ Su uyur düşman uyumaz.”
 “ Su akarken testini doldur.”
” Su akmayınca durulmaz.”
” Su testisi su yolunda kırılır.”
Su akar yatağını bulur.
«  Su başını tutmak.» deyimi de pek yabancı gelmiyor hani !
"Su eski Türkçe de asker anlamında da kullanılır. Osmanlı da subaşı veya günümüzde subay kelimeleri buradan gelmektedir. ‘ Su uyur düşman uyumaz ‘, atasözü de asker uyur düşman uyumaz anlamındadır."
Su, bilinen tüm yaşam biçimleri için gerekli ve vazgeçilmez olan tatsız ve kokusuz bir maddedir. Suyun, canlıların yaşaması için yaşamsal bir önemi vardır. Canlılık için gereken tüm fiziksel olaylar hep suyun özellikleri ile gerçekleşebilmektedir, bu nedenle biyologlar suya "yaşam sıvısı" adını vermişlerdir. Su, küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir. Dünya üzerinde farklı şekillerde bol miktarda bulunur. Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Dünya'da 1,4 milyar km³ su olduğunu söylemektedir.[1]

Yapısı

Suyun kimyasal formülü H2O'dur. Bunun anlamı bir su molekülünün iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluştuğudur. Oksijen atomunun 2 yanında 104,5° açı oluşturacak şekilde bağlanmış iki hidrojen atomu bulunur. İyonik olarak da, (H+) bir hidrojen iyonuna bağlanmış, (OH-) hidroksit iyonu; yani HOH şeklinde tanımlanabilir. Standart sıcaklık ve basınçta, suyun buhar fazı ve sıvı fazı arasında dinamik (değişken) bir denge vardır. Su moleküllerinin bir tarafı negatif, bir tarafı pozitif yüklüdür. Bu nedenle suyun pozitif yüklü hidrojenleri diğer moleküllerin negatif yüklü kısımları ile zayıf da olsa bir bağ oluşturur. Hidrojen bağı denilen bu özel etkileşim sayesinde su molekülleri birbirlerine ve çevrelerinde bulunan diğer maddelere tutunurlar.

Suyun özellikleri

Saf su, kokusuz, tatsız, renksizdir; fakat havadaki karbondioksit kalıntıları ile karbonik asit çözeltileri oluşturmaya başladığı andan itibaren tadı bozulur ve tehlikeli bir hal alır. Su tüm canlıların yaşamı için büyük önem taşır.
Dünya yüzeyinin % 71'i suyla kaplıdır. Dünyadaki suların yaklaşık % 97 si okyanuslarda bulunmaktadır. % 2.4'ü buzul yada kardır. % 0.6 lık dilimi ise göller ve nehirlere aittir.

- Su oda sıcaklığında sıvıdır.

- Su ışığı emer (absorbe eder)

- Suyun yüksek kohezyon ve adhezyon güçleri vardır.

- Suyun yüzey gerilimi vardır.

- Suyun kılcal hareketleri vardır.

- Su yüksek erime ısısına sahiptir

- Suyun ısınma (özgül) ısısı yüksektir

- Suyun gizli buharlaşma ısısı yüksektir.

- Suyun donma noktası farklıdır.

- Suyun elektriksel iletkenlik özelliği vardır.

Su kaybının insan vücudu üzerine etkileri

  •  % 1: Susuzluk hissi, ısı düzeninin bozulması, performans azalması
  •  % 3: Vücut ısı düzenin iyice bozulması, aşırı susuzluk hissi,
  •  % 4: Fiziksel performansın %20-30 düşmesi
  •  % 5: Baş ağrısı, yorgunluk
  •  % 6: Halsizlik, titreme
  •  % 7: Fiziksel aktivite sürerse bayılma
  •  % 10: Bilinç kaybı
  •  % 11: Olası ölüm
  •  % 11: Vücut dirençsizliği, ölüm, aksaklıklar oluşur
  •  % 12:  ise % 95 ölümdür.
Görülüyor ki, su yaşamdır!

Söylencelerde ( mitoloji) su
Sümer Mitolojisinde ENKi (Şeytan)

Sümer mitolojisinde su, zeka ve yaratmanın tanrısıdır. Daha sonraları Babil mitolojisinde Ea olarak anılmıştır.
Enki'nin baş tapınağı Eridu'daki é-engur-ra yani "(su) derinliğin evi"dir. Enki, Me olarak anılan kutsal güçlerin koruyucusuydu.
Enki, Sümer panteonundaki tepesindeki 4 yaratıcı tanrıdan biridir.  Diğerleri Enki'nin babası olan Enlil, Enlil'in annesi olan Ninhursag/Ki ve babası olan An'dır.  Pantheonda yeri An ve Enlil'den sonra gelmesine karşın zamanla An'ın önemini kaybetmesi ile 2 sıraya yükselmiştir. Sümer panteonunun en güçlü tanrısı Enlil olmasına karşın icra edici olan tanrı Enki idi. Bu yüzden Sümer destanlarında adına en çok rastlanan tanrıdır.
Su tanrısı olarak sınıflandırılmıştır. Sümer ülkesine bereket veren Dicle ve Fırat nehirleri Enki'nin penisinden fışkıran su ile oluşmuştur. İnsanı yaratan, tohumların yeşermesini, hayvanların üremesini sağlayan, en güçlü büyüleri yapan tanrı Enki'dir. Enki'nin resimlerinde keçi ve balık sıklıkla kullanılmıştır. Balık figürü zaman içinde su ya da nehire dönüşmüştür, bu yüzden nehirli tanrı da denilir.
Enki'nin önemli rol oynadığı 5 mit şunlardır:
Enki ve Ninhursag: Sümer Cennet Miti
Enki ve Ninmah: İnsanın Yaratılışı
Enki ve İnanna: Yeryüzünün ve Kültürel Süreçlerin Düzenlenmesi
İnanna ve Enki: Uygarlık Sanatlarının Eridu'dan Uruk'a Aktarılışı
Enki ve Eridu: Su Tanrısı'nın Nippur'a Yolculuğu
Bu mitlerde anlatılan öyküler belli değişikliklerle Asur, Elam, Hitit, Yunan, İbrani edebiyatına ve dinsel metinlerine girmiştir. Sami dillerinde Enki adı Ea olarak anılmış, Akad/Asur mitolojisine bu adla yerleşmiştir. İbranilerin tanrısı Yahweh de Enkiye dayanmaktadır .(6
)
Yunan mitolojisinde su tanrıları
Su ve Yeraltı Tanrıları Su yada deniz tanrıları geniş bir topluluk oluştururlar. Onların başında denizlerin ve dingin suların efendisi Poseidon vardır. (Denizleri Akdeniz, dingin suları da Karadeniz karşılar). Deniz tanrılarından biri de Okeanos’tur. Evreni çevreleyen “Okeanos” ırmağının efendisi olan Okeanos dişi titanlardan Tethys’in kocasıdır. Karıkocanın Okeanis denilen birçok kızı vardır. Bu deniz perileri ırmakları ve kaynakları simgeleştirirler. En çok bilinen Styks, Kallirroe ve Arethusa’dır. Su tanrılarından Pontos, Gaia’nın oğludur, adı “deniz uçurumu” anlamına gelir. Büyük oğlu Nareus, Doris’le evlidir. Nareus’un kızları Nareis’ler sayıları otuzla elli arasında düşünülen deniz perileridir. Başlıcaları Thetis, Amphitrite, Galateia’dır. Amphitrite, Poseidon’la evlidir. Triton, Amphitrite’yle Poseidon’un oğludur. Bazen korkunç bazen iyilikçi bir tanrı olarak gösterilmiştir. Geleceği bildirdiğine inanılır ve büyük bir deniz salyangozu kabuğuyla her yerden duyulacak biçimde ses çıkarır. Herakles’le dövüşmüş, Dionysos’a şarabın etkisiyle yenilmiştir. Poseidon’la Amphitrite’nin canavar sürülerine bakar. Geleceği okumak ve istediği biçime girmek yeteneğini Poseidon’dan almıştır. Yer altı tanrılarına gelince, onların başı Zeus’un kardeşi Hades’tir. Yeraltında ayrıca intikam tanrıçaları Erinya’lar vardır. Bunlar ahlak kurallarını korurlar, bu kurallara karşı gelenleri cezalandırırlar. Bu acımasız ama dürüst tanrıçalar Kronos ile Nyks ‘in kızlarıdır. Korkunç canavarlar biçiminde tanıtlanmışlardır. Aile düzenini korurlar, aile düzeyinde cinayetlerle ilgilenirler. Uyku tanrısı Hypnos, Erebos’la Nyks’in oğlu Thanatos’un (Ölüm) ikiz kardeşidir. Yeraltında yaşar, oradan insanlara uyku ve düş gönderir.(7)
Ayazma
Ortodoks Hıristiyanlarca kutsal sayılan kaynak veya pınarlara verilen isim. Kelime kökeni "Hagia" (Türkçe okunuşu ile "aya", yani "kutsal") ve "Zma" (yani kaynak) kelimelerinin bileşiminden gelir. Hagia zma ; Zaman içerisinde Türkçe de  ‘ayazma’  değişime uğramıştır. "Kutsal Su -  Aziz Çeşme" anlamında olan bu yerler, şifalı olduğuna inanılan tatlı su kaynaklarına verilen bir tanım ismidir.
 Anadolu'nun ve özellikle İstanbul'un birçok yerinde bulunurlar.
Rivayete göre, Fatih İstanbul'u fethederken papaz, tavada balık yapıyormuş. "Bu balıklar nasıl suya geri dönemezse, Fatih de bu kiliseye giremez." demiş. Bunun üzerine tavadaki balıklar suya atlamış, buna istinaden Hagia-ma, kutsal su denmiş. (8)

Su kavramının tasavvuftaki yeri ( anasır-ı erba)

Dört unsurdan su, pasif ve dişil niteliğe sahiptir. Bilindiği gibi, su, bulunduğu ortamın şeklini alma özelliğine sahiptir. Maddenin sıvı halinin temsilcisi olan su sembolünün kimi inanışlarda, var edilen maddenin ilk hali olan maddi cevher, yani ilk madde anlamında, kimi inanışlarda evren de (kozmos) her yerde mevcut olduğu varsayılan, maddenin esîr (süptil ) denilen hali anlamında, kimi inanışlarda ise etki (tesir) anlamında kullanıldığı görülmektedir.

Tasavvufta Bengi su, sırrı
Ab-ı hayat, hayat suyu yada dirilik suyu; birçok söylencede adı geçen,
içen kişiye ölümsüzlük kazandırdığına inanılan söylencevi sudur.
Aslında ayrı ,ayrı mitolojik dizgelerde karşılaşılan bir anlayıştır.
’Bengi Su’ kavramına, söylenceler ve mitolojik metinlerden başka dini kitaplarda,
Hızır’ın adıyla bağlı ve Musa’nın öyküsü anlatılırken karşılaşılır.
Anlatılara göre bu suyu ilk içenler Hızır ve İlyas peygamberler olmuştur.
Bengi su ve sonsuz yaşam aktarışıyla bağlı çok sayıda anlatı olsa da bu anlatılar,
eski yeryüzü uygarlıklarında, Gılgamış, Oğuz Han ve İskender (Zülkarneyn) gibi,
yalnız bir kaç kişinin adıyla bağlantılı düşünülmüştür.
Bu anlatılar arasındaki bağlılık araştırıldığında, ‘Bengi Su’ ile ilgili anlatıların kökeninin  Sümerler olduğu anlaşılmıştır.
Sonraki dönemlerin araştırmaları ise ‘Bengi Su’ ile bağlı anlatıların kökünden daha eski geleneklerde aranması gerektiği görüşünü doğrulamıştır.

Adına bazen ‘Dirilik Suyu’ denilen ‘Bengi Su’, ‘Zulmet’ diye tanımlanan
karanlık ve bilinmeyen bir dünyada gizlidir.
İskender’de Bengi suyunun peşinden Zulmet’e kadar gider.
Ancak onu elde etmeyi başaramaz.
Onun adıyla ilgili Bengi su, yaratıcı başlangıç sayılan ilk karmandan (kaos - sudan),
dirilik verme, sonsuz yaşatma, ölümsüzleştirme imlerini alıp, kendinde saklamıştır.
Bu anlamda Bengi suyu simgesinde, yaratılış mitinde olan başlangıç gibi, ilk suyun izlerini bulmak mümkündür.
Yani, suyun varlığa yaşam veren gücü, çeşitli inanç dizgelerinde onun, sonsuzluğa kavuşturan ve ölümsüzlük kazandıran güç olduğuna dair görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bengi suyunun yaşam verme gücü üstüne ilk düşüncelere anlatılarda rastlanır.
Örneğin ölen kahramanın üstüne su serpilmesiyle, (günümüzde de mezarların üzerine su serpilmesinin kökeninde bu mit olmasın?) hapşırıp ayağa kalkması, karşılaşılan konulardan biridir.
Söylence ve anlatılarda, bazı kahramanların ‘Bengi Su’ (ölümsüzlük suyu) içerek ölümsüzlük kazanmaları da sık görünür.
Aşk masallarında ‘buta’ alarak, inanılmaz güzelleşen kahramanın içtiği ‘Işık Kadehinin’ de ‘Bengi Su’ ile dolu olduğu söylenir.
İnanışlarda ‘Bengi Su’nun eskiden gelen, karmaşık bir anlamları vardır.
Yani o da bir simgedir.

Tasavvuf şairleri, onunla ilgili şöyle demişlerdir:
“ Toprağa düşen adi tohuma can veren su,
Dirilik suyu değilse, nedir o zaman?”
ANADOLU ALEVİLİĞİNDE SUYUN SİMGESELLİĞİ
Anadolu Aleviliğinde de su kaynakları çok önemlidir ve saygınlık kazanmıştır.

Akarsuya yada doğrudan suya hiçbir şekilde idrar ve dışkı karıştırılması eylemi asla düşünülemez. Bu tür davranışlar büyük günah ve saygısızlıktır.

Hatta bazı yörelerde su kaynağının üstünden besmele söylenmeden karşıya geçilmez.

Korkulu rüyalar akarsuya anlatılarak; akarsuyun olumsuzlukları götürdüğüne de bazı yörelerde inanılır.

Adak ve kurbanların önemli bir bölümü su kaynakların yakınında kesilir. Hem kesilen etin temizlenmesinde temiz suyun hazır olması, hem de suyun derhal içecek olarak tüketmeye hazır olması mantığı vardır.
Su kaynaklarına sayılarına bakmaksızın Kırkpınar, Kırkgöze, Karapınar, Akpınar gibi simgesel kutsal adlar verilmiştir.
Tunceli ilimizdeki Munzur kaynakları ve söylencesi de ayrı bir anlatım konusudur.

Kerbela Vakasında suyun seçilmesi tesadüfi olamaz.

Alevi cemlerinde suyun ibadet sırasında duası verilerek dağıtılması da tesadüf değildir. Arkalarında derin tarihsel anlamlar vardır.

Sonuç:
Fuzuli’nin ünlü “ Su kasidesinden” başka  suya en yakışan anlamlandırma ne olabilir ki? 

Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su


(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su


(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)


Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su


(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden
benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim
akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana
getirir.)


Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su


(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim
yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen
kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)


Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su


(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)


Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su


(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi,
gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar
uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki
tüylere benzetemez. )


Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su


(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim
ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek
dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)


Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su


(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su
vermek hayırlı bir iştir.)


İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su


(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste
ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır,
söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)


Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su


(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su
içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,
sofular da kevser istiyorlar.)


Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su


(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin
bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş
salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)


Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su


(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere
bırakamam.)

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su


(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem,
öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla
sevgiliye su sunun.)


Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su


(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi
(yalvarıp aracı olması bu dik başlılığından)
kurtarabilir.)


İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su


(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek
istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül
dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını
değiştirmesi gerekir.)


Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su


(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli
ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça
göstermiştir.)


Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su


(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz.
Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su
serpmiştir.)

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su


(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su
meydana çıkarmıştır.)

Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su


(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce
mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)


Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su


(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir
mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse
hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)


Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su


(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-
ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su,
düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)


Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su


(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan)
yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su
damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)


Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su


(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan
taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)


Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su


(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık
salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da
olsa o eşikten dönmez.)


Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su


(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek
için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının
zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine)
derman bilirler.)


Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su


(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı!
Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp
dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)


Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su


(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin
çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su


(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa,
güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel
su iner.)

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su


(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış,
(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden
ümitliyim.)


Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su


(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde)
sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su
(damlası) gibi birer inci olmuştur.)


Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su


(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su
(gözyaşı) döktüğü zaman,)


Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su


(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını
ummaktayım.)

Fuzuli

Murat Şahin                 2009

Kaynakça

  1. İngilizce Wikipedia 9 Aralık 2006 tarihli Su maddesi
  2. Suyun vücut üzerindeki etkileri
  3. Doğada su,National Geographic,Mayıs 2007,tarihten sayfalar,s.164 ISSN 1302-8464
  4. Su ve yaşam
  5. Su Molekülünün Özellikleri
  6. Azra Erhat, Yunan Mitolojisi
  7. Muazzez Hilmiye Çığ, Sümerler
  8. Dr. Melih Bozkurt



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İnsan doğuştan kötü müdür?

İnsan doğuştan kötü müdür? “ Her ne arar isen, kendinde ara.” Hacı Bektaşı Veli ” Kendisini olduğu gibi kabul etmeyen tek varl...