TEVRAT, ZEBUR VE İNCİL TAHRİF EDİLDİ Mİ?


Tevrat, Zebur ve İncil tahrif (değiştirilme) edildi mi?


İslami kaynaklara göre Allah (C.C.) diğer kutsal kitapları insanlara emanet etti. Kur’an’ı Kerim-i ise kendisi muhafaza etti (Levh-i Mahfuz – Muhafaza edilen Levha – kitap).


Allah’a iman etmeyenler için O’nun mukaddes kitaplarının değiştirilebileceğine, hatta yok edilebileceğine inanmak belki zor değildir.
Fakat hem ‘ Hem Allah’a inanıyorum, hem de Tevrat, Zebur ve İncil değiştirildi’ fakat Kur’an-ı Kerim değiştirilmedi diyenler, aşılamaz bazı mantık sorularıyla karşı karşıyadırlar:

1. Yahudiler, Hıristiyanların ve Müslümanların inanışına göre Allah her şeye kadirdir.

2. Allah merhametlidir, mukaddes kitaplarını insanlara doğru yolu göstermek için vahiy eder.

3. Fakat eğer Tevrat, Zebur ve İncil değiştirilebilirse, şu iki sonuçtan birini kabul etmek zorundayız:

Allah, kitaplarının yok edilmesini önlemeye ( haşa! ) acizdir (ve böylece gerçekten her şeye kadir olamaz).

Allah insanlara doğru yolu göstermeye yalnız ara sıra önem verir şöyle ki, O’nun kitapları değiştirilir ve böylece insanlar doğru yoldan saparlarsa, O pek ilgilenmez, başka bir deyimle merhametsizdir (gene haşa!).
Allah bu tür iftiralardan uzaktır!
Allah’ın sözleri yok olursa, o devir insanlarının doğru yolda yürümesi imkansızdır.
Tarihten biliniyor ki Tevrat M.Ö. 15. yüzyılda, Zebur (Mezmurlar Tevrat da bir bölüm – Hz. Davud’un ilahileri ) M.Ö 10 yüzyılda, Eski Ahit (Eski Antlaşma) peygamberlerin son kitabı (Malaki) M.Ö 5. yüzyılda, İncil (Yeni Antlaşma) M.S. 1. yüzyılda vahiy edilmiştir.
Eğer bu kitapların metni değiştirilmiş yada vahiy edilmesinden sonra tümüyle kaybolmuşsa ve tek geçerli kitap Kur’an ise, çok kısa aralıklar hariç 2000 yıla aşkın bir müddet boyunca insanlar manevi karanlık içinde kalmış demektir.
Allah, vahiylerini bir iki asır bile tahriften koruyamamış olsaydı, ne kadar aciz ya da merhametsiz bir Varlık olurdu!
Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik etmektedirler.

Tevrat, Zebur ve İncil birbirlerini tasdik eder, Allah’ın Sözü’nün değiştirilemeyeceğini açıkça belirtirler.

İşte birkaç örnek:
“Ot kurur, çiçek solar: fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur” (Peygamberlerin kitaplarından, Yeşaya 40:9)
“Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan (Tevrat’tan) en küçük bir harf yada bir nokta bile eksilmeyecektir” (İncil, Matta 5:18).
İsa dedi ki ‘Gök ve yer ortadan kalacak, benim sözlerim ise asla ortadan kalkmayacaktır’(İncil, Markos 13:31).

İsa havarilerine dedi ki “Baba’nın (Allah’ın) Benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh (Ruhül-Kudüs), size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacaktır” (İncil, Yuhanna 14:26).

Havari Pavlus kendinden ve diğer havarilerden söz ederken dedi ki), “(Kutsal) Ruh’u alanlara ruhsal gerçekleri açıklarken, Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği sözleri değil, (Kutsal) Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz” (İncil, 1 Korintliler 2:13).

Milattan önce yaşayan peygamberlerin ve M.S. 1 asırda yaşayan havarilerin sözleri, yaptıkları mucizeler ve bulundukları şaşılacak kehanetlerin yerine gelmesiyle doğrulanmıştır. 20. Çünkü Kutsal Kitaplar sayesinde tek kurtuluş yolunu öğrendik ve Allah’a yaraşır, temiz, ümit dolu ve sevinçli bir hayat yaşamaya başladık.
Kur’an’da Tevrat’ın, İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur!
Kuran’ın bu konuda öğrettikleri.
Yukarıda gördüğümüz gibi, Tevrat, Zebur ve İncil’e göre Allah’ın Sözü değiştirilemez. Kur’an’da Tevrat’ın, İncil’in değiştirildiğini belirten hiçbir ayet yoktur! Gerçi Yahudiler Tevrat’ı sözlü olarak tahrif etmekle (yani, Tevrat ayetlerini yanlış yorumlamak ya de yanlış aktarmakla) suçlanıyor, ama Tevrat metninin asla değişmediği ve değişemeyeceği açıkça belirtilmiştir:

“Şüphesiz ki, Tevrat’ı biz indirdik (Allah indirdi). Onda hidayet ve nur vardır” (Maide Suresi, Ayet 44)
(Dikkat: Kur’an ‘vardı’ değil, ‘vardır’ diyor yani Tevrat’ın hala nur ve hidayet kaynağı olduğunu açıkça kabul ediyor).
“…içinde nurla hidayet bulunan ve önündeki Tevrat’ı tasdik eden İncil’i verdik”( Maide Suresi ayet 46). Ayrıca Ali İmran Suresi ayet 3, Maide Suresi Ayet 68-70, En’am Suresi Ayet 91’e bakınız).

Kura’an’a göre müminlerin Tevrat, Zebur ve İncil’e inanması şarttır: “Biz Allah’a, …Musa’ya ve İsa’ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rab’leri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz.” (Bakara Suresi Ayet 136,:285, Nisa Suresi Ayet 136, Kasa Suresi Ayet :46’ya bakınız.).

Bu ayetten anlaşılıyor ki, Hz. Muhammed bile Kur’an’ı Tevrat, Zebur ve İncil’den üstün saymadı! Kur’an, önündeki Tevrat ve İncil’i (geçersiz kılmak değil), tasdik etmek için indirildiğini defalarca belirtiyor ( Yunus Suresi Ayet 37, Fatır Suresi Ayet31, Ahkaf Suresi 12’ye bakınız).

İncil ile Tevrat’ın aslı Hz. Muhamed’in zamanında kaybolmamıştı. Bunu şu ayetlerden anlıyoruz: “Ey Resul’üm (Muhammed), eğer sana indirdiğimiz kıssa ve haberlerden bilfarz şüphe edecek olursan, senden evvel kitap (Tevrat ve İncil) okuyanlara sor” ( Yunus Suresi Ayet 94).
"Sen (ey Muhammed) onlara (Yahudilere), 'Eğer sadık iseniz, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (Ali İmran Suresi Ayet 93. Ayrıca Ali İmran Suresi ayet 70-71, Enbiya Suresi ayet 7, Nisa Suresi ayet :47, Bakara Suresi ayet 41, A’raf Suresi ayet 169 ve Ankebut Suresi ayet46'ya bkz.).

Bu Kur'an ayetlerinden anlaşılıyor ki, Tevrat ve İncil Hz. Muhammed'in zamanında bozulmamış durumdaydı. Aksi halde, Allah ( c.c.) Muhammed'e (SAV) "bir şüphen varsa, senden önce kitap okuyanlara sor" demezdi. Allah ( CC), Hz. Muhammed'in (SAV) tahrif edilmiş bir kitaba müracaat etmesini nasıl ister?
Tevrat, Zebur ve İncil'in aslı Allahın Sözü değil miydi? Peki, Kur'an'da Allah'ın Sözü hakkında ne yazıldığına bakalım: "Allah'ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur"(En’am Suresi 34).
"Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur" (Yunus Suresi ayet 64).
Kur'an'a göre Hz. Muhammed önceki kitapları tasdik etmek ve korumak için gönderildi (Maide Suresi Ayet 51).
Fakat eğer Tevrat ve İncil değiştirilmişse, Hz. Muhammed bunları koruyamamış demektir. Bu ciddi bir çelişkidir.
Şimdi, sevgili okuyucular, şu iki sonuçtan birini seçmek yada değerlendirmek durumunda kalıyoruz.
1) Ya Allah'ın Sözü (Tevrat, Zebur ve İncil hakkındaki Kur'an ayetleri ) yanlıştır.
2) Ya da Tevrat, Zebur ve İncil gerçekten değişmemiştir ve böylece her Müslüman onların tüm hükümlerini kabul etmek zorundadır.
Kur'an önyargısız okuyan herkes herhalde bu ikinci seçeneği tercih eder.
Nitekim Ebül-Fazl es-Saudi ve Ebül-Beka Salih el-Caferi gibi en eski ve en saygın Müslüman müfessirler (Kur'an yorumcuları) Hıristiyanların kullandığı Tevrat, Zebur ve İncil'i olduğu gibi kabul etmişlerdir.

Tarihi ve arkeolojik deliller.
Allah'ın kutsal kitaplarını koruma gücünden şüphelenenler için Tevrat, Zebur ve İncil'in değişmediğine dair başka bir sürü kanıt vardır. Ortadoğu'da, bilhassa Mısır kumlarının altında binlerce yıl saklı kalan çok sayıda Kutsal Kitap nüshası keşfedilmiştir. Mesela, 1947 yılında bir Müslüman çoban Filistin'de Lut gölü yakınlarında bulunan bir mağarada 500'den fazla eski el yazmasına ( Kumran Yazıtları ) rastlamıştır.
Bunlardan 100 kadarı M.Ö. 2.yüzyıla ait Tevrat ve Zebur'un çeşitli kısımlarının nüshalarıdır. İngiltere'de Manchester John Rylands Kütüphanesinde muhafaza edilen bu nüshaların metni bugünkü Tevrat ve Zebur'un metninden farksızdır.

M.Ö. 5.yüzyılda Yahudilikten ayrılan Samiriyeliler mezhebi, o zamandan bu yana Yahudilerden tamamen bağımsız olarak Tevrat'ın ilk beş kısmını (Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar ve Tesniye) okuyorlar. Onların ve Yahudilerle Hıristiyanların Tevrat metinleri aynıdır.

Tevrat ve Zebur'un aslı İbrani dilindedir. Bazı iddialar ise her ikisinin aslı Arami dilindedir. Bunun yanı sıra Tevrat'la Zebur'un çok eski çevirileri (Mesela, M.Ö. 3.yüzyılda yapılan Grekçe ve M.S. 4. yüzyılda yapılan Latince ve Süryanice çevirileri) mevcuttur. Bazı çeviri hataları hariç, bu çeviriler asıl İbranice metinden farksızdır. Durum, M.S. 1. yüzyılda vahiy edilen İncil için de aynıdır. İncil'in aslı Grek dilindedir. Yine bazı iddialara göre İncil’in aslı da Aramice dilindedir. İncil'in bazı kısımlarını ihtiva eden ve M.S. 2 yüzyıla ait olan birkaç Grekçe el yazması mevcuttur. Mesela, John Rylands kütüphanesinde İncil'in Yuhanna kısmının bir bölümünü ihtiva eden, M.S. 130 yılına ait bir el yazması vardır. Hz. Muhammed'in zamanından önce yazılan, M.S. 3, 4, 5, ve 6 yüzyıla ait yüzlerce İncil nüshası Batı müzelerinde korunmaktadır.
Bundan başka, M.S. 90 yıllarında Roma'daki Mesih İnanlılarının önderi Klement, M.S. 110 yıllarında ölen İgnatyus, Polikarp (M.S. 70-156), Yustin (M.S. 100-163), İreneyus (M.S. 130-200) ve başka birçok eski Mesih İnanlısı bilginin hala mevcut olan eserlerinde İncil'in hemen hemen her ayeti aktarılmıştır. Ayrıca İncil'ín M.S. ilk altı yüzyılda (yani, Hz. Muhammed'in zamanında önce) yapılan ve hala mevcut olan Latince, Süryanice, Kıptice ( Nebatça yani Nubya dili, yukarı Mısır’da konuşulur ), Ermenice, Gotça ve Gürcüce çevirileri vardır. Çeviri hataları hariç, bunların hepsi asıl Grekçe İncil'den farksızdır.
Hıristiyan Grekçe hristos yani kutsanmış demektir.
Evangelium ( İncil ) yine Grekçe de evangelia yani müjde demektir.
Elbette Musa peygamberin imzasını taşıyan bir Tevrat olmadığı gibi, havarilerin imzasını taşıyan bir İncil de yoktur. Bunların binlerce yıl korunup günümüze kadar gelmesini beklemek insafsızlık olur. Ve unutmayalım ki, Kur'an'ın durumu Tevrat ve İncil'inkinden farklı sayılamaz. Hz. Muhammed'in mührünü taşıyan bir Kur'an nüshası yoktur. Üstelik eski Müslüman bilginlere göre:(1)
Hz. Muhammed’in (SAV) döneminde Kur’an birbirlerinden oldukça değişik yedi şekilde mevcuttu iddiaları var.
Halife Osman, birbirlerini tutmayan bu Kur’an nüshalarından bir tek metin oluşturduktan sonra bunun dışında kalan her Kur’an nüshasını yaktırmıştır (2).
Eski müslüman kaynaklarına göre, asıl Kur’an’da bulunan ama Osman’ın derlemesinde (yani, bugünkü Kur’an metninde) bazı ayetler de değiştirilmiştir (3).
Sahih bir hadise göre, Hz. Muhammed’in ölümünden kısa bir sure sonra eşi Ayşe’nin yatağının altında saklanmış olan uzun bir Kur’an suresinin tek nüshasını bir evcil hayvan yemiştir! (4)
Bu konuda sahih sayılan en ilginç hadislerden biri ise Müslim’in, Halife Ömer’in rivayetine dayanarak anlattığı şu hadistir: “Allah, Muhammed’e Kur’an’ı indirdi ve recim (taşla öldürme) ayeti Allah’u teala’nın indirdiği ayetler arasındaydı. Rasulullah ( Hz. Muhammed) taşladı, ardından biz de taşladık ve Allah’ın kitabında zina yapanın cezası taşlanmaktır. Recim ayeti şöyle yazılıydı: “Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina etmişse, onları mutlaka taşlayın”. Recim ayeti ise ortadan kaybolmuştur ve artık Kur’an’ın hiçbir yerinde bulunmuyor! Üstelik İslam şeriatının hakim olduğu Ülkelerde hala uygulanan recim (taşla öldürme) cezası, ortadan kaybolmuş bu Kur’an ayetine dayanmaktadır! (5)
Şunu önemle belirtmek isterim ki, bu alıntılar seçkin Müslüman bilginlerin derlediği sahih hadislerden alınmıştır.
Yanlış anlaşılmasın Bu kutsal kitapların tahrif edildiğine dair söylentiler hep ortalarda yazılıp anlatılır?
Halife Osman’ın Kur’an derlettiği gibi başka kral, halife ve ya yöneticilerin diğer kutsal kitapları toplatıp yazdırdığına dair bir iddia ve delil var mıdır?
Hatta diyebiliriz ki, İncil nüshalarının arasındaki ufak metin değişiklikleri, İncil metnini kimsenin zorla değiştirmeye kalkışmadığını ispatlamaktadır, demekte ayrı bir iddiadır.
Yine İslami kaynaklara göre Allah (C.C.) diğer kutsal kitapları insanlara emanet etti. Kur’an’ı Kerim-i ise kendisi muhafaza etti (Levh-i Mahfuz – Muhafaza edilen Levha – kitap).
FARKLI KUR’AN TEFSİRLERİ
İslam coğrafyasında çeşitli dönemlerinde Kur’an tefsirleri ile ilgili farklı yorumlar yapılmıştır.
Bunların birçok nedenleri vardır, işte bunlardan bazıları:
1 -Kur’an ın yazıldığı dönemde ki Arapça dilinin faklılığı,
2 - Kur’an da kullanılan yabancı dillere ait sözcüklerin de ki anlam kaymaları , Örneğin: Süryanice de ki gibi A. Lüksenbourg tarafında tespit edilen: örtünme ile ilgili kısımda kast edilen yerin kadının bel ve kalçadan aşağı kısmı tefsiri, ya da Cennete kristal camlardan odalar kavramlarının aslında üzüm taneleri veya salkımı anlamlarında olması gibi,
3 - Kur’an nın çeşitli dönemlerde ki yönetimlerin farklı tefsir ettirmeleri: Örneğin 1971 de Yemen de bir eski Caminin restorasyonu sırasında çatı da 3 patates çuvalı içerisinde bulunan parşömen demetlerine yazılı ve Emevi Halifesi I: Velid dönemi ait olduğu kanıtlanan Kur’an da ki eski yazılı metinlerin silindiği ve üzerlerine yeni yazı ve metinlerin yazıldığıdır. Harekesiz kelimeler çoğu zaman bir sözcüğün 30 anlama gelebilecek kadar farklı anlamlara neden olan Kur’an sahifelerinin bir Alman İslam teolog tarafından titizlikle gün ışığına çıkarılmıştır.
4 - Yakın yüzyılda Suudi Arabistan da her yıl yüz binlercesi farklı dillerde basılan ve Vahabi mezhebin yorumlarını içeren, dünyanın dört bir tarafına bedava dağıtılan Kur’an yorumları,
5 - En eski döneme ait ve Süryanice el yazması Kur’an,
6 - Çeşitli dönemler de harekesiz olduklarından dolayı yorumları büyük ihtilaflara hatta nerede ise İslam orduları içerisinde savaşa neden olabilecek yorumlar,
7 -Mezhepsel yorum ve tefsirler,
8 - Bazı mezhepler de hadislerin nerede ise Kur’an metinleriyle paralel yorumlanmaları gibi.
Nedenini bana sormayınız onu da siz araştırıp bulmaya çalışınız.
Ben de çoğunluk gibi bilmiyorum, öğrenmeye anlamaya çabalıyorum.

Kaynakça:

1. Mişkat, cilt 3, sayfa 7-2-705 Tabari ve Beyzavi’nin Sure 3:100, 6:91, 19:35, 28:48, 33:6, 34:18, 38:22 üzerindeki yorum).
2. Beyzavi, cilt 3, sayfa 104-105 (Sure 2:106 üzerindeki yorum).
3. Mişkat, cilt 3, sayfa 708 (Bu bilgilerin kaynağı Celaleddin’dir).
4. Sahihi Müslim, sayfa 740.
5. Mişkat, Kitab ül-Hudud, sayfa 301.
6. Yeni Yaklaşım, '96


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İnsan doğuştan kötü müdür?

İnsan doğuştan kötü müdür? “ Her ne arar isen, kendinde ara.” Hacı Bektaşı Veli ” Kendisini olduğu gibi kabul etmeyen tek varl...