TASAVVUF VE SÖYLENCELERDE TOPRAK


Tasavvuf ve Söylencelerde Toprak

Toprak ile  ilgili bilgece sözler;
“ Hor bakma sen toprağa, toprakta neler yatur,
Kani bunca evliya, yüz bin peygamber yatur. “
Yunus Emre
“ Benden eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim, fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin vermem, veremem. “
Mete  Han
“ Bir insan toprak sahibiyse, toprak da o insanın sahibidir. “ Emerson
“ Dolacak havuzu olanın etraftaki toprağa hayırı dokunmaz. “ Bacon
“ Hepimizin bir annesi vardır, toprak. “ Victor Hugo
“ Kanla sulanan toprak mahsul vermez.”  Victor Hugo
“ İnsanlar, ana babalarının ölümlerini unuturlar da, topraklarının elden gidişini unutmazlar. “ Machiavelli
 “ Küçük toprak sahipleri, devletin en değerli parçalarıdır. “ Jefferson
“ Toprağa ekilen tohumlar içinde en çabuk mahsul vereni fedailerin döktükleri kandır. “ Balzac
“ Toprak da kadınlar gibidir, kendisine karşı ne sert, ne de çekingen davranılsın ister. “ Anatolie France
“ İlkbaharda usul, usul yürü; toprak ona hamiledir...” Kızılderili atasözleri
“ Benim sadık yarim kara topraktır. “ Aşık Veysel Şatıroğlu
Toprak, bitki örtüsünün beslendiği kaynakların ana deposudur.
Toprağın üst tabakası insanların ve diğer canlıların beslenmesinde temel kaynak teşkil etmektedir. Bir gram toprağın içerisinde milyonlarca canlı bulunmakta ve ekosistemin devamı için bunların hepsinin ayrı önemi bulunmaktadır. Toprağın verimliliğini sağlayan ve humusça zengin olan toprağın 10 cm. lik üst tabakasıdır. Bilimsel anlamda toprak bir karışımdır.
Dünyadaki toprakların ancak 1/10' inde üretim yapılabilmektedir. Türkiye'nin arazi varlığının ise yaklaşık % 36'sı işlenmekte, % 28'i çayır ve mera, % 30'u orman ve fundalık olup, geriye kalan bölümü diğer araziler içinde yer almaktadır. Ekilebilir arazinin ancak % 11'i sulanabilmektedir.

Türkiye'de toprak kullanımı

  • İşlenen tarım arazisi: % 36
  • Çayır ve mera: % 28
  • Orman ve fundalık: % 30
  • Diğer: % 6
Toprak en önemli doğal kaynaklardan birisi olup; tarım dışı amaçlarla kullanılması, ağır metallerle kirlenmesi ve erozyon sonucu oluşan etkilerle kayıplara uğramakta ve verim düşmektedir. Kaybedilen toprakların yeniden kazanılması çok zordur. 1 cm kalınlıkta ki toprak ancak birkaç yüzyılda oluşabilmektedir.

Türkiye'de Toprak Türleri

Yerli Topraklar: Orman toprakları, Bozkır ve çayır toprakları, Kahverengi topraklar, Kestane renkli topraklar, Kara topraklar, Killi-kireçli topraklar, Çorak topraklar, Kumlu-Tüflü Topraklar Taşınmış topraklar: Alüvyal topraklar, Kolüvyal topraklar, Regosol topraklar, Litosol topraklar,. (1)

Toprak katmanları

Sağlıklı bir toprak, A, B, C, D katları olarak adlandırılabilecek, genel olarak dört ana katmandan oluşur.
Bu katmanlardan:
 A, katmanı toprağın işlendiği kısım, yani tarım yapıldığı yerdir. Bu bölümü karaların üstünü örtenince bir deri tabakasına benzetebiliriz. A, katmanı aynı zamanda toprağın en verimli kısmı. Bütün canlıları ve değişimle ortaya çıkan maddeleri kapsıyor. A, katmanındaki tuz,kireç, kil gibi sularda çözünen maddeler, yağmur sularıyla toprağın alt kısımlarına taşınıyor. Bu nedenle A, katmanının altındaki B, katmanı, birikme bölümü,yani tarımın yapılmadığı yerdir.
B, katmanında humus,bitki kökü ve canlı yoktur. A katmanının erozyonla yitirildiği yerlerde B katmanı ortaya çıkıyor. A ve B katmanı binlerce yılda ortaya çıkan esas toprağı oluşturuyor.
C, katmanında henüz tam ayrışmamış ana malzeme bulunuyor. Bu katmanda kayaca ait iri parçalar bulunuyor. Ama canlı yok. Bu tabaka zamanla ayrışarak B katmanına karışıyor.
D, katmanı da toprağın en altında ve kayacı oluşturuyor

Toprak Ana Tanrıçası Hera

Daha M. Ö. 5. ve 4. yüzyıllardan başlayarak Partlar ve öncesi zamanda Ana Tanrıça Hera’nın ilk görevleri kötülükleri uzaklaştırma, fırtınaya karşı koyma iken sonraki süreçlerde, bu Ana Tanrıçanın görevi değişiklikler göstermiştir. Yer Tanrıçası olmuş yeraltındaki iyiliklerin, güzelliklerin ve kötülüklerin temsilcisi olmuş, Bereket Tanrıçasına dönüşmüş, tarlaları, ürünleri, tohumu egemenliği altına almıştır. Dersimlilerin yaşamında; doğumun, ölümün, aşkın kontrolünü Ana Tanrıçalar belirlemiştir. İnanç ve ibadet şekillerinin kontrolünü onlar sağlamıştır. Çok yönlü işlevleri olan Ana Tanrıçaların dünyanın pek çok uygarlık bölgesinde uygunlukları ve benzerlikleri sıkça görülür. Aynı rollere sahiptirler Ana Tanrıçalar. Hititlerin Kuzey Kafkasya’dan Anadolu’ya gelmeleriyle Hitit İmparatorluğu’nun fetihlerle ele geçirdiği bölgeler; Anadolu’nun içleri ve Suriye’ye kadar genişleyen topraklar Hitit krallarının ellerine geçmişti. Hitit kralı Telepinu, Mezopotamya’daki Temmuz gibi Hititlerin öncesi inançlarda, Tabiatın ve Bitkilerin Tanrıçası Telefeni soyundan geldiğine inanıyordu.. Hitit kralı Telepinu’un annesi Yer Tanrıçası Wurunşima, babası Taru, Gök Tanrısı idi.
   Dersim’de Tanrıça Hera, inanç tapınırları arasında önemli bir yer tutuyordu. Antik Çağ Dersim inanç tasarımları içerisinde yer edinen Tanrıça Hera, Dersimli kabile ve boyların Toprak Ana Tanrıçasıydı. Dersim Dımılicesinde Hera kelimesi; toprak, yer, yurt anlamındadır. Başlangıçta Pard Krallığının – son başkenti Dersim Ovacık Pardi Köyüydü - kent merkezinde Tanrıça Hera’nın hizmetindeki genç kızlara Dersimli yerleşik boyların dilinde ‘Kore’ deniliyordu. Bir Toprak Tanrıçası olan Hera’nın ve onun hizmetkarları genç kızlar olan “Kore Tapınışı”, Dersimden Ege’ye ve oradan da Samos adasına götürülmüştür. Samos adasında bir Hera tapınımı vardır ve bu tapınak Efes’teki Artemis tapınağından da büyüktür.
   Hera yontusunun dışarıdan Samosa gittiğini doğrulayan pek çok belge ve bilgi George Thomson tarafından da doğrulanmaktadır: “Hera yontusunun Argos’tan gelmiş olduğu söyleniyordu, ama Samoslular bunu yadsıyor ve Hera’nın tapınımda ki söğüt ağacının altında doğduğunda diretiyordu. Samos bir Karia yerleşim merkeziydi; eski adı Partenia’ydı”  Aslında Argos doğuda; Hazar denizi civarına ve Dersim yöresine kadar dayanan bir coğrafya adı olarak da karşımıza çıkıyor. George Thomson’un anlattığı  Samos ismi ile benzerliği olan bir köy, bugün Dersim Hozat civarında aynı isimle yani Samosi adıyla varlığını korumaktadır. Hozatlılar o köyde yaşayanlara ‘Samosililer’ derler. Samosililer antik çağdan önce Dersim’de yaşayan bir kabileydi. Dersim’de Samosililerin çağdaşları olan eski pek çok kabile Part Krallığının içindeki unsurlardandı. Bunlar zamanla yer hareketleriyle daha batıya; Milas, Miletos,  Didimos,  Teos,  Pergamos,  Sardeos’a, Ege’ye ve Yunanistan’a göç ettiler.     
   Parthenia coğrafyası köken olarak, M.Ö. 220’lerde egemen olan Part Krallıkları döneminde Dersim Ovacık Pardi kentinde ve çok geniş topraklara yayılan krallığın içerisindeki Dersimli kabile ve boyların oluşturduğu unsurlardan adını almaktaydı. Part krallığının içerisindeki unsurlar o zamanlar; Munzur suyunun doğduğu kaynakları, bugünkü ‘Munzur Gözelerini’  Parthenia diye adlandırıyorlardı. Dersim Dımılicesindeki anlamı ise, Otuz Çeşme ve/veya Otuz Pınar’dır. M.Ö. yaşamış ünlü coğrafyacı Strabon: “Partlar zamanında Mitra (Güneş Tanrısı T.S.) için yapılan bir törende yirmi bin atın kurban edildiğini anlatır. Tanrı Mitra inancı özellikle; Partlar, Hurriler, ve Mitanniler döneminde Mezopotamya’nın kuzeyinde başlayarak Kafkaslara kadar geniş bir coğrafyaya yayılan Güneş ve Ay Tanrı inançları olarak yer etmişti. Bu inanç öğretisinde Güneşe taparlık asıldı. Sabah kızıllığı ve öğlen güneşi ve akşam güneşinin kızıllığı ile ifade edilen bu üç vakit kutsal kabul edilmiştir. Dünya yaşamında ibadet saatleri ve işe başlama saatleri olarak algılanmıştır.

Bazı Anadolu Alevi bölgelerinde bu gün hala daha sabah, öğlen ve akşam güneş batımında yönünü güneşe dönerek;  yakarıda bulunurlar. “Ey Ulu Güneşim, günümü aydınlattığın için sen nursun, ekinlerimi ve emeğimi bereketli kıl” der ve sağ işaret parmağının üst boğumunu kapatarak havaya kaldırır, üç sefer öper elini, alnına değdirir.

Bu üç vakit; Şiilik inancı içerisine de girmiştir. Şiilere göre, İslamiyet’in başlangıcında namaz üç vakit olarak kılınıyordu. Halife Ömer döneminde beş vakte çıkartıldığı savunulmaktadır.
   Part krallığının içerisindeki unsurlarla birlikte yaşayan Partlar, o zamanlar komşuları olan bir çok  halktan ve krallıktan ileriydiler. Matematikte ve sayılarda, ölçüm işlemlerinde ileri bir aşamayı başlatmışlardı. Part sözcüğü bugün Doğu Anadolu’da bazı yerlerde bir ‘ölçü birimi’ olarak hala kullanılmaktadır. Bir part ceviz, bir part saman, bir part ot gibi ifadeler. Parthenia, birleşik bir kelimedir. İki değişik anlamı vardır. Otuz çeşme veya otuz pınar anlamındadır. Bu çeşme veya pınarla da anlatılmak istenen ‘Munzur Gözeleri’dir. Part tanrıçası Hera da Dersimin yerleşik (otokton) kabileleri olan Partlar, Rutullar, Samosililer ve çağdaşı diğer pek çok Dersim kabile ve boylarının oluşturduğu inanç tasarımları arasında da olabilir. Sonradan Ege ve antik Yunanistan’a ve Samos adasına götürülmüş olabilir. Rutullar ve çağdaşı olan diğer Dersim boyları inanç tasarımlarını sürdürürken Mısır, Babil, Pers ve Kuzey Kafkas Nartlarının inanç tasarımları gibi farklılıklar gösteriyordu. .(2)

TÜRK SÖYLENCELERİNDE TOPRAK

YERİDİNG PÜTKENİ (Yerin Yaratılışı)

Her şeyden önce su vardı. Yer ,ay, güneş yoktu.Tanrı (Kuday) ile kişi vardı.İkisi de birer kara kaz gibi suyun üzerinde uçuyorlardı.
Tanrı bir şey düşünmüyordu.
Kişi, yel çıkarıp suyu dalgalandırdı;Tanrı'nın (Tengri) yüzüne su sıçrattı. Bunu yapınca da kendisinin Tanrı'dan güçlü olduğunu sandı; daha yüksekte uçmak istedi. Ama uçamadı, suya düşüp dibe battı. Boğulmak üzereydi. ''Bana yardım et!'' diye bağırıp Tanrı'dan yardım istedi.
Tanrı ''Yukarı çık!''dedi, oda sudan çıkıverdi. Sonra Tanrı, ''Sağlam bir taş olsun!'' dedi. Suyun dibinden bir taş yükseldi.Tanrı ile kişi,taşın üzerinde oturdular.Tanrı,kişiye ''Suya dal,suyun dibinden toprak çıkar!''diye buyruk verdi. Kişi Tanrı'nın buyruğunu yerine getirdi. Suyun dibinden çıkardığı toprağı Tanrı'ya götürdü.
Tanrı, Kişi'nin getirdiği toprağı suyun üzerine serperken
''Yer olsun!'' diye buyurdu.
Buyruk yerine geldi, yeryüzü yaratıldı.Tanrı, yine kişi'ye ''suya dal, suyun dibinde ki topraktan çıkar!'' diye buyruk verdi. Kişi,suya daldığında, bu kez kendim için de toprak alayım diye düşündü. İki avucuna da toprak doldurdu;bir avucundakini Tanrı'dan gizlemek için ağzına attı. Dileği Tanrı'dan gizli kendine göre bir yer yaratmaktı. Avucunda ki toprağı getirip Tanrı'ya uzattı.Tanrı toprağı suyun üzerine serpip genişlemesini buyurdu. O'nun suya serptiği toprak gibi,Kişi'nin ağzında ki Toprakta büyüyüp genişlemeye başladı.Kişi korktu soluğu kesildi, öleyazdı. Kaçmaya başladı. Ancak nereye kaçsa yanı başında Tanrı'yı buluyordu. O'ndan kaçamıyordu.
Çaresiz kaldı,Tanrı'ya yalvarmaya başladı: ''Tanrı!Gerçek Tanrı! Bana yardım et''.

Tanrı, Kişi'ye ''Ağzında ki toprağı niçin sakladın''dedi. Kişi,'' Kişi kendime yer yaratmak için saklamıştım'' diye yanıt verdi.Tanrı'da ''Öyle ise at ağzından ve kurtul ''dedi. Kişi'nin ağzında ki toprak yere dökülürken küçük tepeler oluştu.Tanrı ''Artık sen günahlı oldun''dedi, ''Bana karşı geldin.Kötülük düşündün. Bundan sonra sana uyanlar, senin gibi kötülük düşünenler senin gibi kötü kişi olacak; bana uyanlar ise iyi ve pak kişiler olacak, güneş ve aydınlık yüzü görecek. Ben gerçek ‘Kurbustan’ adını almışımdır; bundan sonra senin adın da Erlik olsun. Günahlarını benden saklayanlar senin adamın olsun, günahlarını senden saklayanlar benim adamım olsun''.

Yeryüzünde dalsız budaksız bir ağaç yeşerdi. Tanrı bu dalsız budaksız ağaçtan hoşlanmadı. ''Dalları yaprakları olmayan ağaca bakmak güzel değil. Bu ağacın dokuz dalı olsun''dedi.Dalsız budaksız ağaç birden dokuz dallı oldu.Tanrı, '' Dokuz dalın her birinin kökünden, birerden dokuz kişi türesin; bunlar dokuz ulus olsun''dedi.(3)


Yunan Mitolojisinde Toprak Tanrısı

Demeter'in mitolojik hikayesi:
Demeter - Yunan mitolojisinde Toprağın ve Ürün Verimliliğinin Tanrıçasıdır. Kronos ve Reiha'nın kızı, Zeus'un kız kardeşidir. Demeter insanlar tarafından saygınlık gören bir Tanrıçadır ve şerefine şenlikler düzenlenir.
Homeros destanlarındaki güzel saçlı, güzel örgülü kraliçe.Toprak ve bereket tanrıçasıdır. Hesiodos'a göre Kronos ile Rheia'nın kızı, yani ikinci kuşak tanrılar soyundandır. Ekinleri ve özellikle buğdayı simgeler.
Zeus ile birleşmesinden Persephone ( Kore) doğmuştur.
Demeter ekinleri ve özellikle buğdayı simgeler. En çok tapınım gördüğü yerler İtalya, Girit ve Trakya'dır. Onun tek efsanesi mevsimlerle ilgilidir. Bu efsane Yunan dünyasının daha çok buğday üreten bölgelerinde gelişmiş ve tutulmuştur. Hem efsanede, hem de tapınım da kızı Persephone ile birlikte anılır. Bunlara "iki tanrıça" denir. Efsaneye göre; Persephone bir gün oyun arkadaşlarıyla birlikte çayırda çiçek toplarken toprak yarılmış ve Hades arabasıyla çıkarak kızı yer altı ülkesine kaçırmış ve orada ona nar yedirmiştir. İnanışa göre;ölüler ülkesinden bir şey yiyen Hades'ten geri çıkamaz. Çok üzülen Demeter kızını aramak için yollara düşmüş ancak hiç bir yerde bulamamıştır. Bunun üzerine yaşama küserek ıssız bir köşeye çekilmiştir. Demeter'in küsmesiyle toprağın bereketi uçup gitmiş, kıtlık baş göstermiştir.Tanrı Zeus duruma müdahale ederek sorunu çözümlemiştir. Bundan sonra Persephone kışı kocası Hades'in baharı ve yazı da Demeter'in yanında geçirmeye başlamış ve toprağa yeniden bereket gelmiştir.

Kısacası Demeter kızına kavuştuğu zaman mutluluğundan baharı, yazı ayrıldığında ise sonbaharı ve kışı getiriyormuş.(4)

Tasavvufta Toprak Unsuru ( anasır-ı erba )

Toprak da su gibi pasif ve dişil nitelikli olup, dört unsurdan en yoğun, katı ve sabit olanıdır. Bilindiği gibi insanların, beslenme kaynaklarını edindikleri ana unsur topraktır. Pek çok inanışın yaratılış bahsinde insan vücudunun yaratılışında kullanılan madde toprak olarak geçer, insanlar ölünce de vücutları yine toprakla bütünleşir. Bu nedenlerden dolayı olsa gerek, inanışlarda doğurganlık ve analık nitelikleriyle belirtilen toprak, toprak simgesi, inanışlarda genellikle maddeyi, fiziksel bedeni, Görünen dünya (tezahür alemi) denilen somut dünya (maddi alemi) simgeler.

Anadolu Aleviliğinde toprak ( turab) sabrın, dayanmanın, alçak gönüllüğün, fedakarlığın ( karşılıksız veren) simgesi olarak görülür.

------            -----             -----             -----             -----             -----
“ Hak'tan bahar fermanı gelmedikçe, toprak sırrını açmaz.”
“ Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”

“ Sen ister boynuna ip tak, istersen cevherli kordon tak, bu dünyadan nasibin en nihayet bir avuç toprak. “
Şair Eşref
Kaynakça:
1.      Toprak Mahsulleri Ofisi yayınları; Türkiye'deki toprak türleri
2.     Mitoloji Yazıları, Turabi Saltık,
3.     Türk Söylenceleri
4.     Yunan Mitolojisi; Azra Erhat


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İnsan doğuştan kötü müdür?

İnsan doğuştan kötü müdür? “ Her ne arar isen, kendinde ara.” Hacı Bektaşı Veli ” Kendisini olduğu gibi kabul etmeyen tek varl...