Kur'an - IV


Kur’ân -IV

Kur'ân'ın Yayılması “ Ey Rabbim! Dilimdeki düğümleri çöz ki sözümü anlatabileyim.” Kur’ân-ı Kerim
Hz. Muhammed Kur'ân'ın yayılmasını çok istediğinden halkı okuma, yazma öğrenmeye teşvik ederdi. Nitekim Bedir Savaşında tutsak alınan her müşrik, on müslümana okuma yazma öğrettiği takdirde, bir para (fidye) ödemeden serbest bırakılmıştır.
Tamamen yazılmış, sıraya konup düzenlenerek saklanmış olan Kur'ân, önceleri dağınık yerlerde idi. Hz. Muhammed'in Hakk'a göçünden sonra Hz. Ali, altı ay evinden dışarı çıkmayarak, bunu bir nüshada zapt etmiştir. Hz. Ali sonradan bunu mevcut sahâbe ile de denetimden geçirmiştir.
Göç yılının (hicretin) 25. yılında, Hz. Muhammed'in eşi ve halife Ömer'in kızı Hafsa'daki bu nüshadan beş veya yedi nüsha çoğaltılmıştı.
Diğer Kur'ân nüshaları Osman zamanında kopya edilen bu nüshalardan biri onun emriyle Medine'de saklanmıştı. Ötekiler Mekke, Suriye, Yemen, Bahreyn, Basra ve Kûfe'ye gönderilmişti.
Mevlâna Şibli Nu'mâni 1329 H'de yayınlanan Tehzib-ül-ahlâk mecmuasında 657 H.'de Şam Camii maksûresinde Osman tarafından oraya gönderilen Kur'ân nüshasını Eb-ül-Kaasım görmüştür, diyor. Abd-ül-Melik de bu nüshayı, 725 H'de görmüştür. Sultan Abd-ül-Hâmid zamanında Şam camiinde çıkan yangında bu nüsha yanmış idi.
Medine'ye giden nüsha 735 H'ye kadar orada görülüyor. Bunun üzerinde ashâbdan bazılarının adları yazılı idi. Basra'daki nüsha bilinmeyen bir tarihte Kurtuba'ya götürülmüş, sonra Abd-ül-Mü'min tarafından törenle merkezi hükümete alınmıştı. Ö. Rıza Doğrul merhum bu konuda şunları yazıyor: “645 Hicride evvela Mu'tadıd, sonra Eb-ül-Hasan irtihâli üzerine bu nüsha Portekiz'e götürülmüş, orada bir tâcir tarafından satın alınarak Fas şehrine getirilmiş, orada devlet hazinesinde uzun müddet muhafaza olunmuştur.” [25]
Merhum Doğrul, “Bu nüsha Osman vurulduğu zaman okuduğu nüshadır. Emeviler bunu bir süre saklamıştır. İspanya'ya gittikleri zaman da birlikte götürmüşlerdir. İspanya'da İslâm egemenliği yıkılınca da bu nüsha Fas'a getirilmiştir” diyor.
İbn-i Batuta'ya göre bu nüsha sekizinci göç yüzyılında, üzerindeki kan lekeleri ile görülmüştür. Aynı nüsha 1904'te Buhârâ'dan Moskova'ya nakil olunmuş, daha sonra tekrar Buhârâ'ya iade edilmiş, 1923'te Türkistan'ın fethinde tekrar Moskova'ya gönderilmiş, sonra bu nüshanın iadesi çabaları yapılmış ve başarı ile sonuçlanmıştır.
Bu Kur'ân-ı Kerîm'in çok büyük boyda sahifeleri olduğu söylenir. Bu konuda büyük İslâm mütefekkiri ve bilgini Musâ Cârullâh'ın verdiği bilgi şöyledir:
“Kur'ân-ı Kerîm'in bu nüshası 1868 yıllarında Semerkand'da bulunan Hâce-i “Ahrâr Ubeyd-ullâh Hazret” medresesinden, Petersburg Genel Kütüphanesine nakledilip, İnkılâb senelerine kadar orada kalmıştır. İnkılâbdan sonra Sovyet Müslümanlarının hey'et-i İcrâiyyesi, hükümetin izniyle o Mushafı Petersburg Kütübhâne-i Umûmîsinden Ufa şehrine nakletti. Bu nüsha bu kütübhânede altı sene kalmıştır. Sonra Türkistan Müslümanlarının şiddetli ve devamlı talepleri üzerine bu büyük Mushaf-ı Şerif, resmi bir kurulun gözetimi altında özel bir vagonla Ufa'dan Taşkent şehrine naklolunmuş ve Rusya Müslümanlarının Şeyh-ül-İslâmı yediyle (eliyle)1923 senesinde Türkistan Müslümanlarına teslim olunmuştur. Hâl-i hâzırda bu büyük Mushaf, Taşkent'te Beylerbeyi Camiinde inşâ olunan hücreye benzeyen bir makamda tutulmaktadır.”
Ö. Rıza Doğrul merhumun aynı kişiden aldığı bilgiye göre, Osman'ın Medine'de saklattırdığı nüsha o güne kadar Ravza-i Mutahhar'da korunmaktadır.[26]
Makrızî, Kitâb-ül-Hatat'ta, Selâhaddin-i Eyyûbi'nin veziri Kadı Fâzıl'ın medresesinden bahsederken, bunun kitaplığında, Osman'ın yazdırdığı Kur'ân nüshalarından birinin bulunduğunu ve Kadı tarafından yirmi bin altına satın alındığını bildirmektedir.
Hazret-i Ali ile Sâlim Mevlâ Ebi Huzeyfe de bir Kur'ân nüshası meydana getirmişlerdir. Bunun bir nüshası Meşhed-i Ali'de mahfuzdur. Hz. Ali tarafından yazılmış birkaç sayfa Kur'ân, Lâhur Büyük Camii'nde saklanmaktadır. Hz. Ali'-nin Ceylan derisinin üzerine, deriyi yakarak yazdığı bir Kur'ân sayfası, Hacı Bektâş Veli Hazretlerinin Pir evinde (bugünkü müze)dedir.
Sonuç olarak, Kur'ân-ı Kerîm zamanla Asya, Afrika ve Avrupa'ya, diğer bölgelere kadar gitmiştir. On birinci yüzyılda Fransa'ya girmiş, on ikinci yüzyıl başlarında Latinceye çevrilmiş, on dördüncü yüzyılda İtalya ve on beşinci yüzyılda Almanya'ya girmiştir. Doğu Avrupa'ya Kur'ân'ı Türkler yaymışlardır. Bugün hemen hemen bütün dillere çevrilmiştir.
Yabancı Dilde Basılı Kur'ânlar
Kur'ân'ın Arapça bir nüshasını Venedik'te Alexander Pagnini basmış ise de, Papa'nın emriyle bunlar toplattırılıp yaktırıldığından, bugün mevcudu kalmamıştır.
A. Hinkelmann Hamburg'da Kur'ân baskısı yapmış, bu nüsha sonradan 1834 ve 1853'te beş defa basılmıştır.
Rusya'da II. Katherina'nın emriyle dört cilt olarak, 1777'de Petrograd'ta basılmış, 1790, 1793, 1796, 1798'de basımı tekrarlanmıştır. Ayrıca Kazan'da 1803, 1809, 1839'da tekrar basılmıştır. Bundan başka yalnız Kur'ân metni de 1817, 1821, 1834'te tekrar tekrar basılmış, daha sonra 1891'de altı cilt olarak baskısı yapılmıştır.
Almanya'da Gustaw ile Brecht Fluegel tarafından 1834'te Leipzig'te basılmıştır. 1842'de ikinci, 1869'da üçüncü baskısı yapılmıştır. Fluegel Nücûm-ul-Furkan (Furkan'ın Yıldızları) adı ile Kur'ân için bir fihrist düzenlemiştir ki, herhangi bir kelime ile âyetleri bulmak olanağını sağlamıştır.
Bizde de Tertib-i Zibâ adı ile alfabetik olarak sıraya dizilmiş, âyetlerin ilk sözcükleri yoluyla hangi sûrede olduğunu bulmak olanağını sağlayan kitaplar yayınlanmıştır.
Böyle bir fihristi ilk hazırlayan Fluegel sanılıyorsa da, bunu ilk yapan Mustafa Hân bin Mehmed Sâ'id adlı bir Afganlıdır. Bu zât Hindistan'a egemen olan Moğol sultanlarınca değer verilen bir kimse idi. Mustafa Han yapıtını 1658-1707 aralarında egemen olan Alemgir Evrengzib zamanında 1691 yılında Nücûm-ül-Furkan adıyla yazmıştır. Bu eser Fluegel'in çalışmasından çok büyük ve daha ayrıntılıdır.
Fluegel'in Kur'ân nüshası, G.M. Redsloch tarafından incelenerek 1837'de Arapça Kur'ân adıyla Leipzig'te basılmış, yine aynı şehirde 1896'da Beyzâvzi'nin tefsiri ile birlikte iki cilt olarak yayınlanmıştır.
Yirminci yüzyıl başlarında İsmail Gasprinsk, Petrograd ve Kazan'da Kelâm-ı Kadim adı ile Kur'ân baskıları yaptırmıştır.
Kur'ân'ı Latinceye çeviren Pitrus Narabbes adındaki Fransız râhibi bu yapıtını tamamlayamadan 1157'de ölmüştü. İngiliz Robert of Retina ile Alman Dalmaçyalı Herman, bu çeviriyi tamamlamışlardır. Bu çeviri dört yüz yıl kadar bir manastırda saklı kalmış, nihayet İsviçre'de Basel'de 1454'te basılmıştır. Bu Latince çeviriden daha sonraları İtalyanca, Almanca ve Felemenk dili ile Kur'ân çevirileri meydana getirilmiştir.
İkinci Latince çeviri, açıklama ve bazı kritik mütalaalarla (görüş ve yorumlarla) birlikte Levis Maracci tarafından 1698'de İtalya'nın Padua şehrinde hazırlanmıştır.
1768'de Arapça ve Latince metin bir arada olarak yine Leipzig'te basılmıştır. Benzeri bir baskı daha önce 1646'da Amsterdam'da yapılmıştır.
On yedinci yüzyılda Fransa'nın Mısır Konsolosu olan Andrew du Ryer, Kur'ân'ı Fransızca'ya çevirmiş ve 1647'de Paris'te yayınlamıştı. Yanlışları olan bir baskıdır.
1738'de Savey'in çevirisinden başka 1829'da Karsin du Tas da bir çeviri hazırlamıştır. 1840'da Arapça-Fransızca Kamus yazarı Lehistanlı Kazmirinsky bir çeviri yapmıştır. Üslûbundaki sadelik ve akıcılık nedeniyle Fransız edebi çevrelerinde çok büyük yankılar yaratmıştır. Bu çeviri 1841 ve 1857'de iki defa basılmıştır.
1852'de Y. Pathier, daha sonraları Salman Renah çevirileri, ünlü Fransız Doğubilimci (orientalist)lerinden Dr. Morris tarafından Fransa hükümeti emriyle bir çeviri ha¬zırlanmıştır.
Finlandiya'da Fin dili ile 1942'de yayınlanan Kur'ân çevirisi, Z. İ. Ahsen Böre'nin bir önsözüyle yayınlanmıştır.
İsveç dili ile 1874'te Furinburg bir çeviri yapmışsa da eksik ve kusurludur.
Yakub bin İsrâil adında bir Yahûdi on yedinci yüzyılda Kur'ân'ı Latinceden Yahûdi diline çevirmiştir. Ayrıca Herman Refondrof da İbrâniceye çevirerek 1857'de Leipzig'te bastırmıştır.
Levis Maracci'ye göre Martin Luther'in reformist çabalarında, Kur'ân-ı Kerîm'in onun üzerindeki etkilerinin izi vardır. Mutaassıp Almanlar bu yüzden Martin Luther'i gizlice Müslümanlığı kabul etmekle suçlamışlardır.
Nürnberg'de Schweigger tarafından Almanca bir çeviriden başka Theodore Arnold da İngilizce'den (George Sake'in çevirisinden) Almancaya bir çeviri hazırlamıştır (1746).
Fakat en güzel Almanca çeviri, C. Boyson tarafından notlar ve açıklamalarla 1773'te yapılmıştır. Bu çeviri 1828'de G. Wahl'in incelemesinden geçip düzeltilerek yeniden basılmıştır. 1853'te de Ullmann'ın çevirisi basılmıştır.
Son yıllarda Almanya'da güzel bir Arapça nüsha basılmıştır. Bir de tüm Kur'ân'ı tek sahife halinde, büyük boy bir kâğıda, levha halinde yine Almanlar basmışlardır.
Felemenk dilinde Kur'ân çevirisi Schweigger'in Almanca çevirisinden yapılmış ve 1641'de Hamburg'da basılmıştır. Daha sonra Glismaker 1658'de bir çeviri yayınlamıştır. Bu, sonradan birçok defalar basılmıştır. Bir çeviri de Dr. Kreuzer tarafından yapılmış ve Harlem'de basılmıştır.
İtalyanca çeviriler arasında 1848'de Muhammed'in Kur'ân'ı adı ile Venedik'te basılmış olanı noksanlıkları içermektedir. 1914'te bir çeviri daha yayınlanmıştır.
İngilizce ilk çeviri 1840'da Alexander Ross tarafından ve A. du Ryer'in çevirisinden meydana getirilmiştir. A. du Ryer, Arapça ve Fransızcayı iyi bilmezdi. George Sale'in 1734'te yayınlanan İngilizce çevirisi birkaç defa basılmıştır. Rodwel 1861'de bir çeviri yapmış fakat âyetleri iniş tarihlerine göre dizmeyi tercih etmiştir. Bunun ikinci baskısı 1876'da yapılmıştır. Bir de Ed. H. Palmer'ın 1880'de yaptığı bir çeviri vardır.
Hindistan'ın Allahabâd şehrinde 1911'de basılan İngilizce bir Kur'ân Mirzâ Eb-ül-Fazl'ındır. Bunu 1905'te Dr. Muhammed Abd-ül-Hakim Han elde etmiş idi. Bu çeviri İslâm düşmanı piskopos Zivemer'in bile takdirini kazanmıştır.
Lâhur'da Ahmediyye Cemiyyeti başkanı olan Mevlâna Muhammed Ali'nin İngilizce çevirisi vardır. Bu çeviri beğenilir ve övülür bir nüshadır.
Bir de Nevvâb İmâd-ül-Mülk Bahâdır'ın tamamlanmamış çevirisini de anmak gerekir.
Muhammed Marmaduke Pickthall'in The Meaning of the Glorious Koran adı ile yayınladığı çeviri 1953'te ilk, 1954'te ikinci ve üçüncü, 1955'te de dördüncü baskısını yapmıştır.
Delhi bilginlerinden Mirzâ Hayret de 1919'da İngilizce Kur'ân çevirisini yapmış, buna yorum niteliğinde bazı notlar da eklemiştir.
Fârisi ilk çeviri, Hindistan'da Feth-ür-Rahmân ünvanı ile Şâh Veliyyullah tarafından on sekizinci yüzyıl başlarında yapılmıştı. O zaman Farsça Hindistan'ın resmi dili idi. Bunun elyazma bir nüshası Peşaver'de İslâm medresesi kitaplığında saklanıyordu. Bu çeviri birkaç defa basılmıştır. Devrinin din adamları, Şâh Veliyyullâh'ı, bu çeviriyi yaptı diye öldürmek bile istemişler, fakat sonradan ortalık durulmuş ve hatta Kur'ân-ı Kerîm'i her dile çevirmek için bir istek bile uyanmıştır.
İran'da Farsça'da ilk çeviri ölümsüz şair Sa'dî tarafından yapılmış ve birçok defa basılmıştır.
Şah Veli-yyullâh'ın oğlu Şeyh Abd-ül-Kadîr, babasının Kur'ân'ı Farsça'ya çevirmesinden ilhâm alarak, Urdu dili ile bir çeviri yapmış, bu da birkaç defa basılmış ve çok rağbet görmüştür. Gerçekten değerli bir çeviridir.
Hicri 1315, Milâdi 1900 yıllarında Isfahân'da basılan bir Kur'ân çevirisinde, birkaç dilde birden çeviri yapılmaktadır. Bu kitapta sûre ve âyetlerin Farsça ve Urduca karşılıkları yazılmıştır. Daha sonra da herkesin anlayacağı bir lisanla Urduca çeviriye yer verilmiştir.
Şah Refi-üd-Din'in Farsça çevirisinden başka birkaç tane daha Farsça çeviri vardır.
Dr. İmâm-ed-Din'in Urdu dili ile bir çevirisi olup, Latin harfleri ile yazılan Urdu çevirisi Hindistan'a dağıtılmıştır. Nezir Ahmet ve Feth-üd-Din'in Urdu çevirileri vardır.
Dr. Ahmed Şah, Kur'ân'ı Hintlilerin dili olan Hindi'ye çevirmiştir, güzeldir. Tagor Dial Sing 1912'de Kur'ân'ı Sihlerin dili olan Gomorki diline çevirmiştir.
Malay dili ile çeviri, Kadı Beyzâvi tefsiri ve metni ile birlikte birkaç defa tekrar tekrar basılmıştır. Bu çeviri, o zamanlar Hollanda'ya bağlı olan Doğu Afrika sömürgelerinde de çok beğenilmiştir.
Afganlıların Paştu diline ve Göcerat diline çevirileri de vardır.
Kur'ân, Batum dolaylarındaki dillere de çevrilmiştir.
Çin dili ile Kur'ân tefsiri yayınlanmıştır. Çeviri aynen değil meâl halindedir. 1921'de de Kur'ân'dan seçilen bazı âyetler, Çince'ye çevrilip basılmıştır. Çeviri güzel, baskı nefistir.
Batavya'da, Kur'ân'ı Cava diline çeviren Semârenk, bunu yüzer sayfalık cüzler halinde bastırmıştır. Çeviri çok beğenilmektedir. Cava diline Kur'ân'ın daha eskiden de çevrildiğini Bahral söylüyor.
Avusturalya misyonerlerinden biri de, 1908'de Kur'ân-ı Kerîm'i Bengal diline çevirmiş, bazı notlar eklemiştir.
Daha az bilinen birkaç dile yapılmış çeviriler de vardır.
Türkçe Kur'ân çevirilerine gelince bunların ilki Nur-ül-Beyân'dır. Şeyh Muhsin Fâni'nin başkanlığında bir kurul tarafından yapılmış ve Hilmi Kütüphanesi basmıştır. İki cilt olup metin, çeviri ve tefsiri yazılmıştır. Tefsir kısa yapılmıştır.
Cemil Sa'id beyin çevirisi Türkçe Kur'ân-ı Kerîm vardır. Pek beğenilmemiş bir çeviridir. Ma'arif ve Suhulet Kütüphaneleri de birer Kur'ân çevirisi yayınlamışlardır. İzmirli İsmail Hakkı beyin Ma'âni-i Kur'ân adı ile yine Hilmi Kütüphanesi'nin bastığı eser pek değerlidir.
Konyalı Vehbi Efendi'nin Hülâsa-tül-Beyân adlı tefsiri on beş cilt olup bir çalışma eseridir, yeni kuşağı doyuracak nitelikte değildir.
Bereketzâde İsmail Hakkı beyin Envâr-ı Kur'ân ve Şeyh-ül-İslâm Mûsâ Kâzım Efendi Erenlerin Safvet-ül-Beyân adlı tefsirlerinin birer cüzü yayınlanmıştır.
Daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı bir çeviri ve yorum işini üzerine aldı. Elmalılı Hamdi Efendi'nin eseri, Ö. Rıza Doğrul merhumun iki cilt halinde asıl metin ve kısa açıklamaları bulunan Türkçe çevirisi, mevcudun iyileridir. Besim Atalay Bey erenlerin çevirisi, bir çeşit yeni dil özentisine boğulmuştur.
Okat Yayınevi'nin bir heyet tarafından meydana getirildiğini bildirerek 1971'de yayınladığı Kur'ân adlı bir çeviri vardır. Ayrıca A. Gölpınarlı ve Dr. Sadi Irmak da birer çeviri yayınlamışlardır.
***
Doç. Dr. Bedri NOYAN
Bibliyografya

• Blachère R., Introduction Au Koran, Paris, G.O.P. Maissoneueve, Ed, Bessson-Chantemerle 1958.
• Conk, Cemil, Zaman Zihniyetiyle Kur'ân ve İnsan, Çelikcilt Matbaası, İstanbul 1952, I. Kitap.
• Cünbüş Zeyn-el-Abidin, Aşkın Anahtarı, İsmail Akgün Matbaası, 1946, s. 50-51 54 95.
• Doğrul, Ömer Rıza, Kur'ân Nedir?, 1927, s. 25 vd., 152.
• Doğrul, Ömer Rıza, Kur'ân-ı Kerîm'in Tercüme ve Tefsiri Şerifi (Tanrı Buy¬ruğu), Ahmet Halit Kitapevi, İstanbul 1947.
• Erişirgil, Emin, Mehmet Âkif, İslâmcı Şairin Romanı, Ankara 1956.
• Ferruh Efendi İsmail, Mevâkıb Tefsiri, Bütün Kitapevi, İstanbul c. 1.
• Fırat, Halil Bedi'i, Kur'ân-ı Kerîm'in Tarihi.
• Gökalp, Ziya, Türkçülüğün Esasları, 6. Baskı.
• Hasais-Ül Kübra, Haydarâbât, c. 2.
• İnan, Abdülkadir, Kur'ân-ı Kerîm'in Tercümeleri Üzerine İnceleme.
• Kalkan, A. Vefik, İmandan Doğan Medeniyet.
• Karal, Enver Ziya, Atatürk'ten Düşünceler, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1991.
• Koç, Şinasi, Gerçek İslâm Dinini Kimler Bozdu? İncil ve Tevrat'a Göre Ger¬çek İslâm Dini.
• Köprülü, M. Fuat, Türk Edebiyatı Tarihi, 1926.
• Mir'ât'il-Makâsid fi Def'il-Mefâsid.
• Nazım, Salih (Salih Nazım), Tertib-i Zibâ, 1284 H (1867 M).
• Sahih-i Müslim, Matbaa-i Âmire, İstanbul.
• Salih Münir Paşa, Din ve Ahlak Kuralları, Milliyet Yayınları, 1986.
• Tarikâhya, Meliha (Ülker), Fihi Mâ Fih (Mevlâna), Çeviri, 2. Baskı, İstanbul 1958.
• Ulunay, Cevat Refi', Milliyet Gaztesi, 16 Ekim 1967, s. 2, satır 1.
• Üçok, Bahriye, İslâm Tarihi: Emeviler ve Abbasiler.
• Vidyathi M. Abdullah, The Islamic Review, Octobre 1956.
Yazma Yapıtlar
• Faiz Tuncer Baba Erenlere ait yazma, 50 yaprak Doç. Dr. Bedri Noyan Kütüphane¬sinde bulunmaktadır.
• Risale-i Rüsülân, Yazma Yapıt, s. 149-169, Doç. Dr. Bedri Noyan Kütüphanesi, Y: 152a.
• Şeyh Seyyid Hasan bin Şeyh Seyyid Gaybi'ye ait Yazma, Doç. Dr. Bedri Noyan Kütüphanesi.
• Tuhfe-tül-Uşşaak ve Zübde-tül-Esrâr ve Hakikat-ül Ahbâr yazması, Doç. Dr. Bedri Noyan Kütüphanesinde bulunmaktadır.

Notlar
[1] Ayrıntılı bilgi için, R. Blachère, Introduction Au Koran, Paris, G.O.P. Maisonneuve, Ed, Besson-Chantemerle 1958, s. 14.
[2] Zeyn-el-Abidin Cümbüş, Aşkın Anahtarı, İsmail Akgün Matbaası, 1946, s. 50-51, 54-95.
[3] Fakîrde bulunan, Tuhfe-tül-Uşşâk ve Zübde-tül-Esrâr Ve Hakikat-ül Ahbâr yazmasından aktarılmıştır.
[4] Tırnak içindeki sözler Bakara sûresi 115. âyetinin sözleridir. Âyetin Arapçası “Vel-illah-il Meşrik-uv vel-Mağrib-u feeynemâ tüvellû Fesemm-e Vechullâhi”dir.
[5] 2. Bakara Sûresinin ilk sözleridir.
[6] Ömer Rıza Doğrul, Kur'ân-ı Kerîm'in Tercüme ve Tefsiri Şerifi (Tanrı Buyruğu), Ahmet Halit Kitapevi, İstanbul 1947, s. 1947'de bulunan dipnot. Bu âyette “Bugün size dininizi kemâle vardırdım. Size nimetlerimi tamamladım. Size din olarak İslâm'ı kabul ettim.” demiştir.
[7] M. Abdullah Vidyathi, The Islamic Review, Octobre 1956, s. 21-23.
[8] Ömer Rıza Doğrul, agy, c. 1, s. 9.
[9] Refi' Cevat Ulunay, Milliyet Gazetesi, 16 Ekim 1967, s. 2, satır 1.
[10] A. Vefik Kalkan, İmandan Doğan Medeniyet.
[11] Salih Nazım, Tertib-i Zibâ, Hicri 1284 (Miladi 1867), s. 134 vd.
[12] Mir'ât'il-Makâsid fi Def'il-Mefâsid, s. 294.
[13] Şeyh Seyyid Hasan bin Şeyh Seyyid Gaybi'ye ait yazma, s. 14-15.
[14] Fakîrde bulunan Faiz Tuncer Baba Erenler'e ait yazma, yaprak 50.
[15] İsmail Ferruf Efendi, Mevâkib Tefsiri, Bütün Kitapevi, İstanbul, c. 1, s. 5-6.
[16] Halil Bedi'i Fırat, Kur'ân-ı Kerîm'in Tarihi, s. 13.
[17] Ö. Rıza Doğrul, agy, c. 1, s. 29-30.
[18] Şinasi Koç, Gerçek İslâm Dinini Kimler Bozdu? İncil ve Tevrat'a Göre Gerçek İslâm Dini, s. 13.
[19] Şinasi Koç, agy, s. 13.
[20] Şinasi Koç, agy, s. 13-17.
[21] Sahih-i Müslim, Matbaa-i Âmire, İstanbul, s. 99-100.
[22] Salih Münir Paşa, Din ve Ahlâk Kuralları, Milliyet Gazetesi Yayınları, 1986, s. 9.
[23] Halil Bedi'i Fırat, Kur'ân-ı Kerîm'in Tarihi, s. 12.
[24] Ömer Rıza Doğrul, Kur'ân Nedir?, 1927, s. 25 vd. s. 152.
[25] Ömer Rıza Doğrul, agy, s. 16.
[26] Ömer Rıza Doğrul, agy, s. 152.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İnsan doğuştan kötü müdür?

İnsan doğuştan kötü müdür? “ Her ne arar isen, kendinde ara.” Hacı Bektaşı Veli ” Kendisini olduğu gibi kabul etmeyen tek varl...