LABA BAYRAMI
(Çin’de Bahar Bayramı'nın ilk perdesi)
” Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini
göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu
bilgidir.”
( Konfiçyüs)
Çinliler, Ocak ayının 11.
gününde Laba Bayramı'nı kutlarlar. Çinlilerin geleneksel Ay Takvimi'ne göre 11
Ocak, 12. ayın 8. günüdür. Eskiden 12. ay ‘La Ayı ’ olarak da
adlandırıldığı için, bayram da ‘Laba
Bayramı’ olarak isimlendirildi. Laba
Bayramı, tarihteki ‘La Ayini ’nden”
kaynaklanıyor. Eskiden ‘La Ayı ’nın! belli günlerinde
büyük boyutlu ayin etkinlikleri düzenlenerek bol mahsul, mutluluk ve huzur
dilenirdi. Güney ve Kuzey Hanedanları döneminde ayin etkinlikleri ‘La
Ayı ’nın” 8. gününe yerleşmiş.
Eskiden Bahar Bayramı kutlamaları ‘La Ayı ’nın 8. gününde başladığı için,
Beijingliler ( Pekin) ve diğer bölgelerdeki insanlar, ‘Laba Bayramı’nı Bahar Bayramı'nın açılış perdesi olarak görüyor. O
günden itibaren dükkânlar stokladıkları yeni yıl mallarını satışa çıkarır,
aileler Bahar Bayramı'nda yenecek yemekleri pişirmeye başlar, halk arasında
panayır gibi etkinlik hazırlıklarına da tam hızla girişilir.
Laba Bayramı'yla ilgili çeşitli gelenek ve görenekler var. En
yaygın gelenek ise Laba gününde birçok hububat çeşidiyle yapılan ‘Laba Lapası’nın pişirilip içilmesi.
Bazı yörelerde köylüler ‘Laba Lapası’nı
kapı ve bambu çitler üzerine serperek Hububat Tanrısı'nı anar. "La Ayı "nın 23. günü ise, ‘küçük yıl’ olarak adlandırılır. Bu
günde insanlar güzel yemekler, şekerler ve meyveler hazırlayarak ‘Ocak Tanrısı’nı anarlar. Elbette bir
hafta sonraki 1. ayın 1. günü ise Bahar Bayramı veya ‘büyük yıl’ olarak adlandırılır. Eskiye göre, tanrılara inananların
sayısında azalma görüldüğü halde, bayramları kutlayarak tanrıları anmak, eski
bir gelenek olarak korunuyor. Burada
farklı söylenceler vardır en belirginleri şunlardır.
Birinci
söylence
Laba Bayramı, ‘Laba Ayini’ veya
‘Sakyamuni'nin Buda Olma Günü’ olarak
da biliniyor. Eskiden insanlar tarımda bol hasat almayı yer ve gökteki ilahi
güçlerin yardımına bağlar, bu nedenle Laba Bayramı'nı bir şükran günü olarak
kutlar, atalarını ve tanrıları anarlardı. Ayrıca Laba Günü'nde ‘Şeytanları kovma’ adıyla anılan
etkinlik düzenlenirdi. Tarih öncesi çağlarda ‘Şeytanın vücuda girmesi’nin hastalıklara yol açtığına inanılırmış;
böyle olunca tedavi yöntemlerinden biri de ‘Şeytanı kovmak’ olmuş. Etkinliklerden biri olan ‘çam ağacına vurularak şeytanları kovma’
geleneği ( tahtaya vurmak bir yerde tanıdık gelmiyor mu?), günümüzde Hunan
eyaletinin Xinhua gibi bölgelerinde hâlâ korunuyor. Zamanla Laba Bayramı, Budizm’in
kurucusu Sakyamuni'nin anıldığı bir dini bayram haline geldi.
Masala göre Sakyamuni, Buda olmadan önce Budizm uğruna yıllarca
dünya zevklerinden feragat etmiş, açlıktan bir deri bir kemik kalana kadar
zayıflamış. Tam bu sırada Sakyamuni, bir çoban kızla karşılaşmış. Çoban kız
karnını doyurması için ona lapa vermiş. Sakyamuni lapayı yedikten sonra gücüne
tekrar kavuşmuş, bir ağaç ( İncir ağacı
olduğu söylenir) altında derin düşüncelere dalmış ve nihayet 12. ayın 8.
gününde Buda olmuş. Budistler, işte bu olayı anmak için pirinç ve yemişlerle
lapa pişirir ve böylece Budaya tapınırlar.
“BUDA'NIN
ÖĞRETİSİ
1.SAMSARA ve NİRVANA
1. Etrafına bak ve hayatı dikkatle izle.
2. Her şey geçicidir, hiç bir şey kalıcı değildir .Doğum ve ölüm vardır; büyüme ve çürüyüp bozulma; birleşme ve ayrım vardır.
7. Efendimiz Buda hayatın fenalıklarına üzüldü. Dünyevi mutluluğun boşluğunu gördü ve solmayacak, ölmeyecek, her zaman ve her yerde kalıcı tek şeyde kurtuluşu aradı .(2)”
1.SAMSARA ve NİRVANA
1. Etrafına bak ve hayatı dikkatle izle.
2. Her şey geçicidir, hiç bir şey kalıcı değildir .Doğum ve ölüm vardır; büyüme ve çürüyüp bozulma; birleşme ve ayrım vardır.
7. Efendimiz Buda hayatın fenalıklarına üzüldü. Dünyevi mutluluğun boşluğunu gördü ve solmayacak, ölmeyecek, her zaman ve her yerde kalıcı tek şeyde kurtuluşu aradı .(2)”
Laba Günü'nde yenen ‘Laba
Lapası’nın doğuşu, bin yıl öncesine dayanıyor. ‘Laba Lapası’ yeme geleneğinin Song Hanedanı döneminde (M.S 960-M.S
1279) başladığına inanılıyor. O gün, imparatorluk ailesi, bürokratlar, budist
tapınaklardaki rahip ve rahibelerle sıradan vatandaşlar mutlaka ‘Laba Lapası’ pişirir, içerlermiş. Çin
tarihindeki son feodal imparatorluk dönemi olan Qing Hanedanlığı'nda ‘Laba Lapası’ yeme geleneği daha da
yaygınlaşmış. Sarayda imparator, imparatoriçe veya prensler mutlaka
bürokratlara ve hizmetçilere ‘Laba
Lapası’ hediye eder, tapınaklara pirinç ve meyve bağışlarlarmış. Sıradan
vatandaşlar da mutlaka ‘Laba Lapası’
pişirip içer, atalarını anarmış. ‘Laba Lapası’nın bir başka özelliği de
aile fertleriyle hep birlikte yenmesidir.
Üst sınıf ailelerin ‘Laba Lapası’ sıradan halkın ‘Laba Lapası’ sından
çok farklı olurmuş. Üst sınıfa mensup ailelerde "Laba Lapası"nın
pişirilmesi için önce lapa malzemesi olan meyveler oyularak insan, hayvan veya
çiçek haline getirilir, sonra tencerede pişirilirmiş. Örneğin ‘Laba Lapası’
içinde ‘Meyve aslanı’
bulundurulurmuş. ‘Meyve aslanı’
birkaç meyve ile yapılan aslan şeklindeki bir tür meyve karışımıdır. Aslanın
vücudu olarak çekirdeği çıkarılmış ve kurtulmuş hurma, aslanın başı olarak yarı
ceviz çekirdeği, aslanın ayağı olarak şeftali çekirdeği, aslanın kuyruğu olarak
ise tatlı badem kullanılır. Bu dört çeşit malzeme şekerle yapıştırılır, sonra
kâse içine konurmuş. Eğer kâse büyükse içine iki ya da dört ‘aslan’ konurmuş. En lüks olan ise,
hurma ezmesi ve fasulye ezmesi gibi çeşitli renklerdeki malzemelerle ‘Uzun Ömürlülük Tanrısı’ gibi
ilahların heykelleri yapılır, ‘Laba Lapası’ bunlarla süslenirmiş. Ancak bu tür
‘Laba Lapası’ eskiden de sadece büyük tapınaklarda ayin kurbanlarının konduğu
masalarda görülürmüş.
Qin Hanedanı'ndan önce, Laba Bayramı'nda genellikle atalar ve
ilahi güçler anılır. ‘Laba Lapası’
pişirildikten sonra öncelikle atalara ve ilahi güçlere adanır, sonra akrabalara
ve yakınlara hediye edilirmiş. Hediyelik ‘Laba
Lapası’ mutlaka öğlene kadar gönderilirmiş. Günün sonunda da aile fertleri
birlikte ‘Laba Lapası’nı yerlermiş.
‘Laba Lapası’nı fakirlere veren
insanın iyilik yaptığı ve bunu gören ilahi güçlerin de ona yardım edeceğine
inanılırdı. Bu nedenle eskiden beri zengin aileler, sıradan halk ve tapınak
üyeleri Laba Bayramı'nda ‘Laba Lapası’
pişirir, diğer insanlara ikram eder.
Laba Bayramı'nda mutlaka ‘Laba
Lapası’ yenir. Bu, yaygın bir gelenektir. Bu gelenekle ilgili çeşitli
efsaneler var. İlk efsane, Budizm’in kurucusu Sakyamuni ile ilgilidir.
Budizmin kurucusu Sakyamuni, eskiden Hindistan'ın kuzeyinde, şimdi
ise Nepal'de yer alan Kapilavastu Devleti'nin bir prensiymiş. Sakyamuni, doğum,
yaşlılık, hastalık ve ölüm gibi acıları çeken insanlar için üzülürmüş, Brahman
tabakasının yönetiminden de şikâyetçiymiş. Sakyamuni bir gün prens konumunu ve
dünya zevklerini bir yana bırakarak, insanların acılarına çare bulmak için
yollara düşmüş. Altı yıl süren çalışmalar sonucu Sakyamuni 12. ayın 8. gününde
bir banyan (incir ağacı) ağacının altında Ulu Buda olmuş. Sakyamuni 6 yılda
günde bir tane pirinç ve bir tane susam yermiş. İnsanlar, Sakyamuni'nin çektiği
acıları anmak için, her yılın 12. ayının 8. gününde ‘Laba Lapası’ yermiş. Bu
nedenle, Laba Bayramı, Budizmin kurucusu Sakyamuni'nin Ulu Buda olmasını anma
günü niteliğini de taşıdı.
İkinci
söylence
Çin'in atalarından biri olduğu ileri sürülen Kral Zhuanxu'nun üç
oğluyla ilgili. Kral Zhuanxu'nun üç oğlu varmış. Üç oğlu öldükten sonra şeytan
olmuş ve çocukları korkutarak kendilerini eğlendirirlermiş. Eski çağlarda
insanlar, Laba Bayramı'nda şeytanların kötülük yapmasının özellikle çocukların
hastalanmasına neden olduğuna inanırlarmış. İnanışa göre bu şeytanlar kırmızı
fasulyeden başka hiçbir şeyden korkmazlarmış. İşte bu nedenle Laba Bayramı'nda
kırmızı fasulyeyle lapa pişirerek yeme alışkanlığı ortaya çıkmış.
Üçüncü söylence
Çin Seddi'nin inşası sırasında açlıktan ölenlerin anılmasıyla
ilgilidir.
Çin tarihindeki ilk feodal imparatorluk olan Qin Hanedanı'nın
kurucusu Qin Shihuang, devlet sınırlarını korumak için Çin Seddi'ni inşa
ettirmeye karar vermiş. Ülke genelindeki insanlar emri alınca şantiyelere
gelmiş. Bu insanlar yıllar boyunca evlerine dönemiyor, yedikleri gıdaları ise
aileleri gönderiyormuş. Bazı insanlar ülkenin ücra bölgelerinde oturduğu için
gıdalar zamanında Çin Seddi şantiyelerine ulaştırılmamış. Sonuçta çok sayıda
insan şantiyelerde açlıktan ölmüş. Bir yılın Laba Bayramı'nda gıdasız kalan
inşaatçılar bulabildikleri darıları bir tek tencere içine koyup lapa pişmiş,
herkes bir kâse lapa yemiş. Ancak yine de aç kalan inşaatçılar sonunda Çin
Seddi eteklerinde ölmüş. Daha sonraki kuşaklar, açlıktan ölen bu inşaatçıların
anısına, Laba Bayramı'nda ‘Laba Lapası’ pişirmeye ve yemeye başlamış.
Dördüncü söylence
İnsanların, çalışkan ve hesaplı olmasını tavsiye ediyor.
Batı Jin (265-316) döneminde son derece tembel bir genç varmış.
Her gün şurayı burayı gezen bu genç hiç çalışmaz, ailesinin mirasını yermiş.
Yeni evlendiği gelin onu ikna etmeye çalışmış, ancak bir sonuca varmamış. Bir
yılın 12. ayının 8. gününe gelince gencin evinde hiç yemek kalmamış. Aç kalan
genç evdeki kavanoz, poşet ve gıda koyduğu diğer kapları boşaltıp, kalan darı
tozlarını tencere içine koyarak bir kâse lapa pişirmiş. Pişman olan genç o
günden sonra hatalarını düzeltmeye karar vermiş. Ondan sonra insanlar, tembel
gencin çalışkan birine dönüştüğü hikâyesiyle çocuklarına örnek olması için Laba
Günü'nde lapa pişirirmiş. Bu gelenek, halkın atalarının çalışkanlık gibi
faziletlerini unutmamalarını sağlamanın yanı sıra, ilahi güçlerden zenginlik ve
mutluluk dilemek için de bir araçtır.
Beşinci söylence
Kuzey Song döneminde (960-1127) çok meşgul bir general olan Yu
Fei'yle ilgili.
Yurtsever general Yue Fei, ülkenin kuzeyinden gelen Jin
saldırılarına karşı vargücüyle mücadele aşırı etmiş. Bir kış Yue Fei, Zhuxianzheng
adlı bir kasabada Jin saldırganlarıyla savaşmış. Hava soğuk, Yue Fei'nin
askerlerinin yeterince elbise ve yiyeceği yokmuş. Bunu gören yerli halk, Yue
Fei ve askerlerine lapalar göndermiş. Lapaları yedikten sonra Yue Fei ve
askerleri savaşı kazanmış. Zafer, 12. ayın 8. gününe rastlamış. Yue Fei
öldükten sonra halk onu anmak için, 12. ayın 8. gününde lapa pişirmeye başlamışlar,
zamanla da bir gelenek haline gelmiş.
Altıncı
söylence
Ming Hanedanı'nın kurucusu Zhu Yuanzhang'la ilgili.
Laba Bayramı'nın Yuan Hanedanı'nın sonları ile Ming Hanedanı'nın
başları arasında oluştuğu ileri sürülüyor. Zhu Yuanzhang, eziyet çekerek
hapishaneye atılmış. Hava aşırı soğuktur. Aç kalan Zhu Yuanzhang, hapishanenin
duvarındaki fare deliklerinden kırmızı fasulye, pirinç ve hurma dahil yedi
sekiz çeşit darı bulmuş ve bu malzemelerle lapa pişirmiş. O gün 12. ayın 8.
günüymüş. Zhu Yuanzhang da pişirdiği lapayı ‘Laba Lapası’ olarak adlandırmış.
Zhu Yuanzhang daha sonra isyan ederek Ming Hanedanı'nı kurmuş. İmparator
olduktan sonra hapis günlerini unutmayan Zhu Yuanzhang, Laba Günü'nü Laba Bayramı
olarak adlandırmış. Böylece ‘Laba Lapası’ yeme alışkanlığı da ülke çapında
yayılmış.
Laba Bayramı'nın uzun bir geçmişi var. Laba Günü'nde ‘Laba Lapası’nı
pişirmek ve yemek, Çinliler arasında en yaygın olan gelenektir.
Laba lapasının çeşitleri çoktur. Halk arasındaki geleneksel Laba
lapası, sekiz çeşit ana malzeme ve sekiz çeşit yardımcı malzemeden yapılır.
Sekiz rakamı Laba'ya, yani ‘8. ayın 8.
Günü’ sözcüğüyle de uyumludur. Bilindiği gibi Çin'de 8 rakamı uğurludur.
Laba lapasının başlıca malzemeleri arasında kırmızı fasulye, yeşil fasulye,
bakla, nilüfer tohumu, darı, pirinç, yapışkan pirinç, yapışkan darı, buğday,
yulaf, mısır ve süpürge darısı vardır. Ev sahipleri kendi tercihlerine ve damak
tatlarına göre bunların içinden sekiz çeşit malzemeyi seçer.
Laba lapasının yardımcı malzemeleri de kuru şeftali ve kayısı,
ceviz, iğde, kestane, hurma, karpuz çekirdeği, nilüfer tohumu, yer fıstığı,
fındık, çam fıstığı ve kuru üzüm arasından seçilir.
Hazırlanan ana malzemeler ile yardımcı malzemeler suyla birlikte
bir güveç içinde kısık ateşte pişirilir. Pişme işlemi tamamlandıktan sonra
içine şeker, gül ve güzel kokulu bir çiçek ilave edilir. Bazı aileler yalnızca
yapışkan pirinç, Yimi, Ling Jiaomi ve nilüfer tohumlarını ham malzeme yerine
kullanarak lapa pişirirler. Pişirilen lapa bembeyaz ve berraktır, güzel yemek
takımlarına konulduğunda da hem çok güzel görünür, hem de çok lezzetli olur. Karlı
Aralık ayında tüm aile bireylerinin sofra etrafında toplanarak tatlı ve
lezzetli Laba lapasını yemesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu bir düşünün…
Eski Beijingliler ( Pekinliler) öteden beri Laba Bayramı'na Bahar Bayramı
gelişinin işareti gözüyle bakarlar.
O gün her ailede Laba lapası yenir.
Beijing'de (Pekin) vaktiyle şöyle bir türkü yayılmış:
"Yaşlı
nine sen bıkıp usanma,
Laba
Bayramı'ndan hemen sonra yeni yıl gelir.
Birkaç
gün Laba lapasını yiyelim.
Yavaş,
yavaş ilk ayın 23. günü gelir…"
(Çin'in Ay Takvimi'ne göre ilk ayın 23. günü, Ocak Tanrısı'nı
uğurlama günüdür.)
Laba Bayramı'nda Laba lapasını pişirme geleneğinden başka, Çin'in
kuzey bölgesinde halk arasında ‘Laba
sarımsağı’ turşusu yapma geleneği de vardır. Ev kadınları, sarımsakları
temizler, bir kavanoza koyar ve içine pirinç sirkesi doldururlar. Laba Bayramı
gününden itibaren kavanozu kapatır ve nispeten sıcak bir ortama yerleştirirler.
Yılsonu gecesinde aile fertleri Jiaozi'yi sarımsak turşusuyla
beraber yerler. Hazır sarımsak turşusu yeşim taşı gibi yemyeşildir, koyu
kırmızı sirke ilave edildiğinde de çok güzel görülür ve bir araya gelen aile
bireylerinin katıldığı aile yemeğine bayram havası katar.
Sonuç;
Okuyucuların aklına şu soru gelebilir.
Çin neresi Türkiye nere, Çin’in ‘Laba Lapası’ bayramını öğrenmenin bize ne katkısı ne yararı olur?
Bu soruyu aklına getirenler haklıda olabilirler.
Yinede ben toplam nüfusu AB ve ABD ülkelerinin nüfus toplamının
iki katı kadar olan, ekonomik, siyasi, askeri bağlamda dünyanın devleri
arasında kabul edilen, çok eski ve köklü bir uygarlığın mirasçıları olan bu
ülke ve insanlarının değerlerini bilmenin önemli bir zenginlik olacağını
düşünüyorum.
Bu düşüncemin delili olarak da bu yazıyı kaleme alma gereği
duydum.
Ayrıca Çin’lerin Orta Asya’da Türk kavimleriyle çok eskiye dayanan
tarihi, siyasi, sosyal ve kültürel ilişkilerinin olduğunu da yadsımamak
gerekir.
Bu nedenlerden dolayı Çin uygarlığı ile ilgili gelecekte de bazı
ilginç konularda ulaşabileceğim bilgileri sizlere ulaştıracağımı şimdiden
belirtmek isterim.
“
İyi insanlar, olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olur.”
(Kofiçyüs)
“
Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol!”
(
Hz. Mevlana)
Yukarıda sıralanan söylemler insan beyninin,
bilgeliğinin doğru, güzel ve olumlu eylemler için ortak düşünceler ve söylemler
ürettiğine dair bir kanıt değil midir?
***
Devamında
büyük bilge Konfiçyüs’e ait bilgece sözleri ilginize sunuyorum.
”Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.”
”Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.”
”Aradığını bilmeyen bulduğunda anlayamaz.”
”Kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.”
”Dal rüzgârı affetmiştir ama kırılmıştır bir kere.”
”İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.”
”Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız, insan kaybedersiniz.
Konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız, söz kaybedersiniz.
Bilge olan kişi, insan kaybetmez, söz de kaybetmez.”
”Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.”
”Karanlığa söveceğine, kalk bir mum yak.”
”Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.”
”Üstün insan, konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur.”
”Bilgi özgüveni, özgüven ise gücü yaratır.”
”Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir.”
”Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.”
”Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.”
”Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.”
”Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.”
”Faydalı insan odur ki boş durmayı sevmez, kişiliğini faydalı işlerle geliştirir.”
”Güçlü olan, sayıca kalabalık kitleler değil, eğitimli kitlelerdir.”
”Fedakârlıklar, senden başkası bilmiyorsa değer taşır.”
”Kitleler cezalarla düzene sokulursa yozlaşmış olur, karizma ve nezaketle yönetilirse bilinçli ve dürüst olur.”
”Eğitimli insanın hedefi daima yüksek olur. Küçük işlerle küçük insanlar uğraşır.”
”Kendisini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulma konusunda daha şanslıdırlar.”
”İrade öyle değerli bir özelliktir ki bir ordu komutansız kalsa da kişi iradesinden yoksun kalamaz. İradeli insan davranışları tutarlı insandır.”
(Konfiçyüs’den
bilgece söylemler)
Kaynakça
1) Türkçe yayın yapan bölgesel Çin Radyosu
yayınlarından.
2) Buda'nın Öğretisi, gerçek sözleri: Paul
Carus:Sayfa 11
(2)a.e: Sayfa 15,16
(2)a.e: Sayfa 15,16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.