KILIÇTAROĞLUNA YAPILAN SALDIRI VE YOZLAŞAN ALEVİCİLİK DİLİ GERÇEĞİ
Değerli
okurlar, yakın günlerde facebook adresimde dikkatinize sunduğum; 2017 yılında
kaleme almış olduğum ve www.habercem.com bloğunda yayınlanan “YOZLAŞAN
ALEVİCİLİK DİLİ” yazıma ilgi ve beğeniler aldım.
Yine bir
halk ezgisinde oluğu gibi; “…ne bu sevda
olaydı ne de bu ayrılıklar..!” söylemi aklıma gelince; keşke kaleme
aldıklarım gerçek olmasaydı ve bu beğeniler gelmeseydi diye içimden geçirmedim
değil.!
Bektaşi -Hurufi
baba ve ozanlardan Edip Harabi çok bilinen bir nefesinde; “Tuttum aynayı yüzüme, Ali Göründü gözüme..!” mısraı ile başlayıp
Alevi inanç sisteminde bir simgeyi anlatmaya çalışan NEFES işte bize bu gerçeği
yansıtıyor. Günümüz Anadolu Alevilerinin ağır çoğunluğu, eğer aynayı yüzlerine
tuttuklarında; akıl- kavrayış gücü ile gerçeği görebilselerdi, aynada
gördükleri kendilerinde çok ciddi ve korkunç bir cehaletin sırıttığını da fark
edeceklerdi. Büyük çoğunluğu o bilgi ve birikimde olmadıkları için de bunu fark
etmelerini zaten beklemiyorum.
Dünyada
yaşayan tüm insanlardan; eşit oranda eğitim şansı, beyinsel gelişme, bilgi
edinme, kavrama, anlama, yorumlama, sentez etme bekleyemeyiz. Aynı şey Anadolu
Alevilerinin üyeleri içinde geçerlidir. Cehalet ve geri kalmışlık, belki bir
cepheden bir başka cepheye farklı görünür; ancak tüm cehaletler eşit davranış
ve tutum sergiler. Farklılık tarafı sadece, bulunduğu konum ve güçtür.
Toplumun
ortalamasına göre biraz daha fazla olanağa sahip olup ta daha fazla çaba gösteren
bireyler üzerine düşen toplumsal sorumluluk gereği Mevlana’nın; “Karanlığa küfür edeceğine, bir mum da sen
yak..!” özdeyişine uygun bir davranış sergilemek zorundalar. Hangi toplum
yelpazesinde olur ise olsun, farkında olan bireyler, sezinlediği karanlığa
elinde mumu ve kibriti olup ta bir ışık yakmaz ise; gaflet, delalet hatta
hıyanet içindedir.
CHP genel
başkanı Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’na Ankara – Çubuk’ta hem de bir şehit cenaze
töreninde yapılan saldırıyı; ilkel bir cehalet davranışı olarak gördüğüm için
çok da hayrete düşmüyorum. Yaşadığımız toplumun dokusunda, taraf kim olur ise
olsun bir gün mutlaka cehaletin hışmına gazabına uğrayacaklardır.
Böyle bir
davranış, ani olabileceği gibi organize de olabilir. Biz sıradan insanların
bunları deşifre etmeleri hem zor hem yeterli olmayabilir. Gerekçesi ve sonuç ne
olur ise olsun; bu bir toplumsal gerçektir. Hem insanlık hem de Anadolu ilk
defa olmamıştır, son defa da olacak değildir.
Yine
facebook adresimde paylaştığım;” Zülfikar ve simgeselliği..” başlıklı yazımda özellikle
vurguladığım şu ikilemi bir kez daha bilgilerinize paylaşıyorum.
“Burada simgesel anlatımlar vardır ve bir
ikilem anlatılmak isteniyor.
Zülfikar’ın uzun kısmı dünyada cehaletin, bağnazlığın, kötülüğün, acımasızlığın, adaletsizliğin, kör inançların, sevgisizliğin, dengesizliğin gibi benzer olumsuz kavramların daha çok olduğu vurgulanarak ve baskın bir tarzda anlatımıdır.
Zülfikar’ın kısa ucunun ise dünyada aklın, bilginin, sevginin, adaletin, hoşgörünün, merhametin, dengenin gibi benzer olumlu kavramların ise daha az olduğunun simgesel vurgusudur, anlatımıdır.
Burada Zülfikar, bu olumsuzluklarla savaşın simgesidir.
İnsana ve insanlığa yararlı düşünü ve eylemlerin yaşama geçirilmesinde önemli bir simgedir.
Zülfikar’ın uzun kısmı dünyada cehaletin, bağnazlığın, kötülüğün, acımasızlığın, adaletsizliğin, kör inançların, sevgisizliğin, dengesizliğin gibi benzer olumsuz kavramların daha çok olduğu vurgulanarak ve baskın bir tarzda anlatımıdır.
Zülfikar’ın kısa ucunun ise dünyada aklın, bilginin, sevginin, adaletin, hoşgörünün, merhametin, dengenin gibi benzer olumlu kavramların ise daha az olduğunun simgesel vurgusudur, anlatımıdır.
Burada Zülfikar, bu olumsuzluklarla savaşın simgesidir.
İnsana ve insanlığa yararlı düşünü ve eylemlerin yaşama geçirilmesinde önemli bir simgedir.
“ La feta illa Ali “ Ali den güçlü yiğit
yoktur. Söyleminde anlatılmak istenen aslında Hz. Ali’nin bilgeliği, erdemi,
hakseverliği, adaleti, hoşgörüsü, sevecenliği, insan sevgisi, barışseverliği
gibi özelliklerinin anlatımıdır. Bunun yanında “ La Seyfe illa
Zülfikar “ Zülfikar’dan keskin kılıç yoktur söyleminden anlatılmak istenende
bilgidir….”
Yazımın başında “Tuttum aynayı yüzme, Ali Göründü gözüme..!” nefesinde aynada
görünen Ali aslında bireyin, aklı, bilgisi hikmeti ve sergileyeceği görüntü ve tutum
olarak vurgulanıyor.
Yine belirttiğim gibi
Zülfikar; bir simgesel insan omurgasıdır. Onun çatalı dengesiz kalır ise,
keskinliği yani bilgeliği Hz. Ali bilgeliğine ulaşmadıkça; toplumda barışta
olmaz, huzur da olmaz, mutlulukta olmaz. Bireyler olarak önce kendimizi ve
çocuklarımızı ve yakınlarımızı eğitmeliyiz. Sahip olduğunuz ekonomik olanaklar
cehaletimizi hiçbir zaman örtmez.
Ziya Paşanın deyimiyle; ” Bed asla necabet mi verir hiç üniforma, Zerduz
palan vursan eşek yine eşektir..” günümüz Türkçesi ile; kötü yani cahil
insana asla güzellik, güzel davranış vermez; tıpkı eşeğin sırtına altından
semer vursan da eşeğin yine eşek kalacağı gerçeğidir.
Önce eşeğin eşeklikten
kurtulması gerekir.
Selam ve sevgilerimle.
Murat Şahin 24 Nisan
2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.